7 Ekim 2009 Çarşamba

lut'un kadını



I


torbamı açıyorum: Birkaç zar,

bir kese altın ruhu, herkesten kaçırdığım

uzun, gamlı bir düş, kendi dilimden

unutulmuş sözcükler, unutulmaz sesler,

aykırı bir vezin. yorgunum dostum:

dibinden geliyorum tarihi ve kürenin,

sulardan ve gece çöllerinden geçtim

kaç kez: yolumu yitirmedim hiç:

kentimden ayrıldığımdan beri o'nu

hiç bulamadım. aç değilim ama;

istekli, çoşkulu değilim: beklediğim

an gelmedi, daha doğmadı sanki

sevmeye doyamadığım. geldim geçiyorum

işte: vardım, varacağım.


II

"o'nun arkasından

geriye baktı ve bir tuz direği oldu"

diye yazmışlar, ben görmedim.

o'nun arkasından iki gözüme elimle

mil çektim, o'nun görmediklerini

ben görmedim. iki elimi kestim sonra,

ilk durduğumda, binlerce dönüm toprağı

aşıp: ne saban tuttum o gün bu gün,

ne kalem: başkasının eli nedir, değmedim.

vardım, olacak mıyım: kocadım, doldum

artık. gök tunç yer demirse

bana okuduğu gibi: bir yaz yağmuru

kadar kalan vaktim, tek bir bakış için

hayatını veren kadınıma yaklaşıyorum.
e.b

geceye not

sabaha karşı eve dönerken,ay bundan daha yakındı yeryüzüne,arabadan indiğimde ayakkabılarımı çıkardım,başımı gökyüzüne çevirdim,üzerine tül geçirilmiş ay,aklıma l.m geldi mırıldandım "senin sisinde kayboluyordum". ve ben mutluluğun şeklini değiştirmiştim.az önce bir köşe başında üç insan birbirimize bakarken,bunun yürünmüş bir yoldan çok yürünecek yolun anlaşması olduğunu anladım,hayatımda oldukları için şükrettim.

2 ekim'e