yatağa yürürken açıyorum pencereyi, sadece yağan kar değil,rüzgarla havalanan çoktan ölmüş olan kar... ah, hep o duygu, şimdi birilerinin salladığı kar küresinde bir figür olma hali. istanbul poyraz, iyot kokuları kar'a teslim, usulca itilirken kapı, gözlerim kapanıyor. bir kedi, hep aynı harekete aşina, dolanıp yatağın öbür tarafına, usulca kıvrılıyor, karnımın içine. bembeyaz aydınlık bir sabaha uyanıyor gözlerim, çiçek açmış ağaçlarda hamile kadınların telaşı. istanbulun kar ayazında pembe düş çiçekleri havalanıyor. rüyalarım karla kaplanıp baharla çoğalıyor. sabahları hala değişilmiyor, uykunda seni seyretmiş gözlere açmak gözlerini. ve görmek kirpiklerin arasında, sabahı, aşkı, yaşamı...
sen beni beklerken hiç uyumadın mı?
hiç...
keşke kapatsaydın gözlerini, prensesin uykusunda.
sana pespembe bir kar gösterecektim.
4 yorum:
bir de burdan y,
http://vimeo.com/8077175
kal mutlulukla...
okura diyecektim ki, bu geç kalmış y.'nin sabaha notudur :)) takılıyorum sözlere ama, ben kimin sorgusuyum... hani azıcık da şımararak bu uyku benim, bu masalın prensesi benim diyorum.
öperim luna.
p.s;
hergüne avaz avaz söylenen bir şarkı köşesi yapacağım bu gidişle.
canım y., prensesi olacağımız masallar yazalım mı hep böyle, ve hep masal gibi güzelliklere aralayalım gözlerimizi hep böyle... çok sevdim bu yazıyı, şarkının da etkisi var muhakkak.
sevgiyle, uykusundaki prensese...
tam şu an, mum çalarken... ne tuhaf karmaşı duyguların. belki birgün nil, kulelerin ardındaki küçük kıza yazarız, dahası yaşarız kim bilir, uykusundaki prenseslere selam olsun öyleyse.
öperim.
Yorum Gönder