24 Ocak 2011 Pazartesi

ses



uyandım ki ses içinde kalmışım


yüzüm gözüm ağzım burnum ellerim

aralanan deniz kapısının sesi bu

silkelenen güneş tavuğunun sesi

diş rengindeki halatın gıcırdayan sesi

ağaç biçimindeki ses borusunun,

yarınki buğdayın, devinen kemiğin,

tarihsel bileğin, direncin sesi bu

oynaşan arabanın, kucaklaşan atların.

baktım güneşte soğumuş karanfil gibi mavi

bir yapı işçisinin kulağındaki kalem gibi güzel

yağmurda ıslanmış namlu gibi yeğin

serçe kanadı değmiş çamaşır ipi gibi esrik

okul bahçesinde dolaşan güvercinler gibi

kıyıda öpülen dudak, yağmurda öpülen dudak gibi

gölgelere sokulan yüksüz dakikalar gibi

kutsal oyuncaklar gibi.

m.c.a

5 yorum:

........ dedi ki...

evdeki ses evdeki ses :) nerde şarkım benim :)

nil dedi ki...

"baktım güneşte soğumuş karanfil gibi mavi"

çoook güzel..

gunes dedi ki...

Dediği(n) gibi... Ses...

Yazgüneşi dedi ki...

avaz avaz susmak bazen
bazen sessiz çığlıklar atmak
seste sessiz bazen
bazen sessizlikte feryat figan......

sufi dedi ki...

Belli ki herkulağın duyamayacağı bir ses: bu ses.