14 Mart 2011 Pazartesi

dün dağlarda dolaştım evde yoktum




güneş cebimde bir bulut peydahladı. taş, kördür diye yazdım. ölüm, geleceksiz.
şeylerin yalnız adı var. ve: 'ad evdir.' (kim söyledi bunu?) dün dağlarda dolaştım,evde yoktum. bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. buydu bizim kendine sonsuz olanı duyduğumuz. nesneler ki zamanda vardır. terziler çıracısı hermüsül heramise'nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. yağmur yağmamazlık edemez. taş,düşmemezlik.
ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. otların canı sıkılmaz. kurşunkalem
kendini ağaç sanır. ufuk, hüthüt kuşu. seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya.
onun için başka bir son yok. bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! sonsuzluk dediğimiz budur.nerden başlasam yine oraya geliyorum. ben gidiyorum. ölüme, o büyük tümceye, çalışacağım.
dün dağlarda dolaştım evde yoktum.



ağaçlardan arkadaşlarım oldu
adlarla doldurdum sessizliği. şeyleri kodladım. gökyüzünün, ağaçların çocukluğunu bilirim. ağaçlardan arkadaşlarım oldu. hala da var. samanyolunu anlamadım. sayıları da. ( sayılar daha bulunmamış gibi davranıyorlardı. ) yalnız sekizle (5+3) içli dışlı oldum. ( kim olmamıştır ki? ) biraz da sıfırla. ( sıfırın bulunması kolay olmamıştır. ) üç için çok kötü şeyler söylenmiştir. niçin? bilmem. bilmek sayıdır. bir biri tanıdım. bir ile düşünülmüyor. bazı sayılar suçlu doğmuştur. bir, bunlardan biridir. anlamadan sevdim taşları. çakıltaşının adıyla biçimi arasında hiçbir ilişki kurulamamıştır. oltu taşının geçmişini bulamadım. olsun. gizem güzel şeydir. kimi sessiz harfleri sökemedim. ( harfin tini sessiz harflerde gezer. kızılderililer bilir bunu. ) kuşlarla gittim geldim. kuşlar sayıları bilmez, yusufçuk hariç. doğu'da atların düş görmediğini anladım. ( homeros'ta atlar ağlar. )
yürürken gördüm dağları. dağlar yürürken düşünüyorlardı. tanımak usu durduruyor. 'dünya bizimdir' diye konuşuyorlardı sümüklüböcekler. anladım diyemem. anlamadım da. sümüklüböcekleri okumalı.
sen ırmaklardan söz ederken konuşuyor ırmaklar, otlar gözle­rinde. zaman bir izdüşümdür. bir yerlere yaz bunu. tinin dışarıya penceresi olmadığı doğru değildir. isa’nın hayaleti hala dünya­nın üzerinde dolaşıyor. (yalnız soruyorum. sormak için yazar insan.) gençliğini bilmeyen sabah tökezler. gül ki adıyla vardır. taş adını yüzü bulununca aldı. (duvarcıların avcunda taş bunun için döner durur.)
ben senin gözlerine dönmek istiyorum.
sonra da…
sonra diye bir şey yoktur. tarih dışıdır, sonra.


i.b

5 yorum:

Yazgüneşi dedi ki...

İlhan Hoca bir dönem gelip ders vermişti biz de..
Tanışmak şansına sahip olanlardan olmak onunla
özel..
uzun uzun oturup konuşmuşluğum olamadı
ama bir selamı dahi özeldi..

bir de bir keresinde bir zamanlar şiir yazmayı denemiştim dediğimde
bana
bu klişe sözünü yinelemişti...

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”


haklıydı...

y. dedi ki...

ne kadar şanslı anılar bunlar böyle, kıskandım mı ne :)) mutluluğu yazmak zor, yaşamak daha önce geldiğinden muhtemelen, huzuru bulunca koklamak daha güzel geliyor hepimize. yine de cümle ne biçim bir ironiyi de barındırıyor içinde, yazmanın yerine ikame edilen... hangisi, nereye...
sevgiyle.

mesed hanım. dedi ki...

ilhan berk giderek yakın olduğum bir şair.

çiğnenmiş gül'ün büyük payı var muhakkak.

bir kez okusam bir iki gün bende olamıyorum :)

Yazgüneşi dedi ki...

sanat işte
mutluluk da onda mutsuzlukta belki de
insanı vezir de ediyor rezil de yeri geldikçe....

y. dedi ki...

luna, hele bir tamamlansın yakınlığın, o zaman çok daha iyi anlayacaksın. gerçe hergün yeni bir öğrenilmişlik hayatta, yolun bitmeyeceği gibi gerçek bazı şeyler.

ps.bejanın pek çok şiiri var bu blokta ama benim kötü etiketleme sistemimde bulunur mu bilinmez.

.nes, varsın rezilliğimiz bundan olsun :))