6 Mayıs 2009 Çarşamba

adı alan tarafından konulacak olan -2-

şimdi olduğun zamanlardan daha çok seviyorum seni,hergün daha çok,daha da çok.yazdıklarının acıtıcılığına takılmıyorum bile.ilişkimizin en başında bile sen şüpheler denizinde yüzerken ,ben yanlızca seni düşünüyordum,az sonra söyleyeceklerini değil.çünkü söylediğin var olmayan birşeydi,yaşamımızı durdururcasına bunu diline dolamıştın,ben bunu yok farz ediyor ve seni ilk günkü gibi sevmeyi sürdürüyorum.sözlerinin kıyıcılığıyla uğraşmaktansa ,hayalinle konuşuyorum,çay yaparken sana da soruyorum,yemek yapıyoruz tariflerini ordan burdan uydurduğumuz ,gülüyoruz.bilmediğin bir adrese mailler yazıyorum, idare ediyorum işte.yeni kitaplarım var onları okuyorum ,bazen heyecanlanınca sana bir not yazıyorum,içimden gelen,onu da o adrese yolluyorum,cevap yazdığını varsayıyorum.senin yazdığın gibi acıtıcı hiçbir cümlem sana değmesin istiyorum,o yüzden susuyorum ,sandığının aksine seni hergün hergün daha fazla seviyorum.tıpkı söz verdiğim gibi ama senden uzakta.

undenied-eternal sunshine-portishead

ile


'a r a m a k'

ne söz, değil mi?

hani, biryerden dönecektim; sana saatini de söylememiştim; gelince senin notunu buldum:

"daha gelmediğini bile bile aradım - öylesine, işte..."

diyordun içim ışıldadı:

- işte tam da buydu 'arama'nın özü

'buluna'mayacağı bilindiği zaman bile ,
aramak......

not

aynaya bakıyordum
kendimden kaçamayınca
itiraf ettim
evet,
özledim
açlıkla terbiye edildim!