5 Ekim 2010 Salı

...

sabah kahvaltının ilk şarkısı, çay ve kızarmış ekmekler...
anne eli değmiş gül reçeli...
mavi gökyüzünde salınan bulutlara inat güneş.
gününüz aydınlık geçsin.

(tıklayın& dinleyin)

sevgilim, ben şimdi...


sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim


elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara

hayatımız geçiyor gözlerimin önünden

çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz

‘ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz’

çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere


o gülün yüzü gülmüyor sensiz

o köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı


hepten hüzünlü bu günlerde

gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye


masada tabaklar neşesiz

koridor ıssız

banyoda havlular yalnız

mutfak dersen, derbeder ve pis

çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş

vantilatör soluksuz

halılar tozlu

giysilerim gardropda ve şurda burda

memo’nun oyuncak sepeti uykularda


mavi gece lambası hevessiz

kapı diyor ki, “açın beni, kapayın beni”

perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi


radyo desen sessiz

tabure sandalyalardan çekiniyor


küçük oda karanlık ve ıssız

her şey seni bekliyor, her şey gelmeni

içeri girmeni


senin elinin değmesini

gözünün dokunmasını

ve her şey tekrarlıyor

c.s