( tıklayınca açılır youtubê'nin kapısı)
tuhaf bir tesadüfle az önce kırılan çerçeve arasında gülümseyen, ilk topuklu ayakkabım, ilk fönlü saçım, ilk gerçek manada makyajım, uçuşan gece elbisem ve umutlu gözlerimle kırılan camların arasından kendime bakan kendime...
sonsuza dek daha küçük kadrajlara bölünerek
ilerleyen bir aynanın kendi sabit merkezine
doğru yaptığı iç yolculukta geride bıraktığı
tek şey
bir jet uçağının sesi
cihar-ı yek
çocukken çizilen renkli patates mühürleri gibi
ah evet şimdi o çocukluğun ay-ışıklı gecelerinde
olduğu gibi dantel yapraklı selvi ağaçlarının
serin nefti yapraklarına gözümüz takıldığında
zeytin ağaçlarının sesini duyar gibi olduğumuz
yani onlar cırcır böceklerinin eşliğinde
serin akşam şarkılarına başladığında
akşam sefaları gecenin getireceği
binbir kötülükten ürkerek eve yani
kendilerine doğru bir yolculuğa çıktıklarında
arazöz geçtikten sonra
dış kapı önlerine su döküldüğünde
kurabiyeleri bir an evvel karabilmek için
büyük bir ciddiyet ve sabırsızlıkla
ev ödevlerine oturulduğunda
bir taşra gelini duvağı ile birlikte
motosikletin arkasına oturtulduğunda
sevgilim
will you come stepping out with me?
l.m