20 Ocak 2010 Çarşamba

günün bir yerlerinde



camların yandığı saat,
kuşkunun alev alev tutuştuğu...
ya tam sabahın yedisi
ya az çok beşi akşamın
ey benim güzel sevdalım
özlemin gerçek adı
bu bitmez kaygılar mıdır

bu yoksunluk mudur sessiz
içimizde durup duran
paslı bir çivi gibi,
bir tortu gibi ya da...
ne kadar olmaz desek
kolay kolay sökülmüyor yerinden...

suların sustuğu saat,
zamanın boşluklara süzüldüğü...
ya sabah sekize doğru
ya dokuza doğru akşam
ihanetin köpek gibi
kapımızda uluduğu saatler
ey benim güzel sevdalım
en çorak toprakta bile
mavisine bulandığım denizsin...




a.t