13 Mayıs 2010 Perşembe

...

yaşamak umrumdadır


sabah şairin üstüne saldırıyor

yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi

onun kalbi topraktan sıyrılıyor

aşk dahi sıyrılıyor topraktan

gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri

beyni: aç kuşlardan bir ambar.

bir kıyısına ilişmiyor dünyanın

Allah`ın ve devletin dibinde insanlar

onu barutla karıştırıyor

ve zerdali çiçekleriyle.

ahali kapısını taşlıyor onun

onun için develer kesiyor halk

aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi

topraktan sıyrılıyor.



ben

topraktan sıyrılıyorum

buğular

ve aşiret rüzgarları kanımda.

arklardan gece vakti sular

kaç zaman ayaklarıma

yaslı bir selam gibi dokundu

kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün

dedim rahmet yağar ben yürürken

gece benim ardımda

taşıdım kara gençliğimi dağların damarında

hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya

beynimde hep manalı bir uçurum.



benim hayranlığımdan inlerdi şehir

ben atlara ve uzaklara hayrandım

kendi ehramlarını bile tanımayan kadınlar

ansızın patlak verirdi baharda.

dudaklarımda çürükler vardı

dağ çiçeklerinden ötürü.

Irmaklara salardım kendimi

ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya

bana hain sevgilimdi.



yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan

beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz

çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim

yürüsem rahmet boşanacak.

ve sana bir karşılık vereceğim



sana bir karşılık vereceğim

toprağı deşen boğuk sesimle

sana bir karşılık vereceğim

amansız kum fırtınası altında

sana bir karşılık vereceğim

birbiri üstüne yığılırken günler

ey taşan suların imkanı

ey taşan suların bekareti sana

bir karşılık vereceğim.
 
i.ö

gölgedeki kadının şarkısı


sessiz biri gelir de başını vurur lalelerin:
kim kazanır?
kim kaybeder?
kim koşar pencereye?


kim o kadının adını en önce söyler?
adam saçlarımı bürünendir.
adam bürünür saçlarımı başının üstünde ölüler gibi.
adam bürünür saçlarımı göklerin bürüdüğünce o yıl aşk içreyken ben.
adam bürünür saçlarımı kendini beğenmişlikle.


birisi ki kazanır.
kaybetmez.
koşmaz pencereye.

söylemez o kadının adını.

adam gözlerimi edinendir.
edinendir gözlerimi kapandığı an kapılar.
bürünür gözlerimi parmaklarında halkalar gibi.
bürünür gözlerimi safirden ve şehvetten parçalar gibi:
güzden beri erkek kardeşim oldu adam;
sayıyor günleri geceleri.


birisi ki kazanır.
kaybetmez.
koşmaz pencereye.


en sonuncudur söyleyecek o kadının adını.

odur sahip olan söylediğime.
taşır onu kollarının altında bir bohça gibi.
taşır onu hani saatler taşır ya en kötü saati.
taşır onu eşikten eşiğe, fırlatıp atmaz asla onu.


birisi ki kazanmaz.
kaybeder o.
koşar pencereye doğru.

odur en önce söyleyecek o kadının adını.

başları vurulmuş laleleriyle.

p.c

ulu-orta


I

düşen bir yaprağa bağladım hayatımı

olsun artık diyorum ne olacaksa

paralı bir asker miyim neyim

ekleyip duruyorum sabahları akşamlara

ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor

gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta

aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim

nasıl bir dostluk ki bu, hem kadim

hem de mayhoş elma tadında.



sorma,

elim kırılsın bir daha

dokunursam güneşe.





II

kendimi de koysam ayağımın altına

yine de yetişemiyorum ey aşk,

omzunun hizasına.

çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu

ve ayağını kaldırıyor dünya, konuşurken benimle.

budanan oğullar gibiyim sessiz ve narin

nereye konsam geri sayım başlıyor

kurcalıyor beni bir çırağın elleri

ah, unufak olsam ve desem ki

ağzın tat görmesin hayat

kandırdın beni.



sorma,

üstü açık araba

dünya dediğin.





III

kılpayı kaçırılmış bir şeyin

bıraktığı ardında

neyse oyum ben.

yaralı serçe, benim için dua et:

gök bir kayalık gibi şimdi üstümde

dr şükrü öncüoğlu’ndan üç ayda bir reçete.



sorma,

yangın sönseydi suyla

denizler her akşam böyle yanmazdı.



IV

acıyan bir şeyim ben buradan çok uzaklarda,

ve koskocaman bir hansın sen uğraşma bu çocukla

çünkü nasıl bir şey biliyorum itin taştan korkması

bir yastık arıyorum kuş seslerinden

mühim değil sonrası.



sorma,

siliniyor her şey, hatta uçurtma

takılıp kalıyor göğe.



V

yakar top oynayan melekler gördüm güneşle

ve büyük çiftçiler, dağları biçen

yolundaydı her şey ben bile yolundaydım

ama

kıyıya vardığımda kendimi unuttuğumu anladım

karşı kıyıda.



sorma,

kaldım altında

devirince kitabı.



VI

şiirler söyledim belki duyarsın diye

çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin

sana seslendim durdum bu küçük odadan

acımı duy, sensin pusulam benim

ki dünya

silinmiş bir harita

gibi yabancı bana.



sorma
usulca uzandığında

bir ceset oluyorsun öpüldükçe şımaran.

i.t