1 Ekim 2010 Cuma

ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada



(rondo)

ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
-sesin bir gülü bırakmak gibi bir şeydi.
karaydım, kağıt gibiydim yaşamalarda
adım görseniz her gün o denizlerdeydi
bin sene bir e sesiydim aşağı mısır'da.
ben vurdum sevilere belli değil miydi
bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
bir aşk demekti bu dünyada.

bir zamanlar yalnızlık güzeldi mısır'da
seninle yepyeni bir göktü gidilirdi
baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda
şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda
böyle uyanırdımya uyanmak değildi
bir aşk demekti bu dünyada.


i.b

28 ekim 1945



ıtır saksısında artan koku,

denizlerde uğultular

ve işte dolgun bulutları ve akıllı toprağıyla sonbahar...



sevgilim,

yaş kemâlini buldu.

bana öyle gelir ki

belki bin yıllık bir ömrün macerası geçti başımızdan.

ama biz hâlâ

güneşin altında el ele yalnayak koşan

hayran gözlü çocuklarız...


n.h.r

20 eylül 1945



bu geç vakit

bu sonbahar gecesinde

kelimelerinle doluyum;

zaman gibi, madde gibi ebedî,

göz gibi çıplak,

el gibi ağır

ve yıldızlar gibi pırıl pırıl

kelimeler.

kelimelerin geldiler bana,

yüreğinden, kafandan, etindendiler.

kelimelerin getirdiler seni,

onlar : ana,

onlar : kadın

ve yoldaş olan...

mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,

kelimelerin insandılar...


n.h.r

...


biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiç bir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor;


anlatabildiklerimle değil, anlatamadıklarımla karşında durmak için kaçırdım seni, çaresizliğimi görmen için kaçırdım; yalnızlığımı anlaman için; beni yüreğinle anla, gözlerinle dinle diye...


"beni kendi kelimelerinle gör diye". seni aşk uğruna kaçırdım. aşk uğruna. hepsi bu işte..."

m.m