2 Mayıs 2010 Pazar

yüz


biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcük
beyaz bir gül
beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar
ne kadar suysa bir su
o kadar

ben en yakın yüzüm yüzüne
uyandığın sabaha, yatağına
birden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya, ona
bir dağ okulunda ilk derslere giren çocuklara
ilk coğrafyacılara
ilk harflerine bir alfabenin.

yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam yüzüne
ben ki ölüme hiç eğilmedim hiç girmedi sözlüğüme
belki sokağa ilk çıkan bir çocuktur ölüm
belki senin bazen topuz yaptığın saçın
bir yaban çiçeği ya da ve daha ilk geliyordur dünyaya
bir demet maydanozu koparıp bırakmak belki de.

dedim ya hiç bilmiyorum arabi belki de benim sık sık çıkarıp
baktığım bir fotoğrafın
bıyıkları hep yüzüne düşen bir adama çektirdiğim
bir suya bakarken
bir suya
duru mu duru ve daha sessiz ölümün kendinden.

ben ki seninle aştım yaşları
koydum çağıma adımı. bir burukluğu
yüzün gibi.

i.b