o dahi bize yazı diye görünmedi mi? ondan bize işaret yazıdan gayri ne var? gel gör ki biz yazıyı göremeyiz. o bize görsün diye bir vakitten sonra sadece siyah rengi verdi. şüphesiz siyah bütün renklerin anasıdır... beynimize, aklımıza onulmaz marazlar verdiler de gözümüzün ışığını kaybettik.bir zamanlar şavkı unutmadık, bir zamanlar ziyayı rüyalarımızda gördük.bir odaya kapandık,insan sesi duymak istemedik. cümle mahluka yüz çevirdik. biz acıyı anladığımızda ne yıllar yılı okuduğumuz tarih ilminin, ne de disiplinlerin bir anlamı olmadığını anladık. yol ne yoldur ki bize acıyı farketmeyelim diye gönderilmiştir ve bu yüzden biz yola girmişizdir. acıya karşı yoldan gitmek de bir yoldur, gitmemek de. bize ne cennet vercekler ne cehennem. ah bize onulmaz marazlar verdiler ; gözlerimizi ardına dek açtık da deliresi karanlıklar gördük. bu gözlerle gezçilmez dağlar, geçilmez yarlar geçtik. gidilmez, bilinmez uzaklara gittik. bu gözlerle görünmez uzakları gördük. şimdi bu gözlerin örtündüğü gölgeye övgüler düzeriz... bu kitaplardan olma kocaman dünya da bekçi durduk, hiçbir sayfasını bir daha okuyamayacağınız sonsuz kum kitabını size verdik. türlü yaratılmışların sırrını ve her surete giren kum çocuğun sırrını anlattık. ve bu yolda yıkık harabelerde uyuduk ve rüyalarımızda onun suretini gördük. ah, bize kara geceden daha karanlık, en zor muammadan dah çözülmez, bütün habercilerden daha hayırlı, katlanılmaz muştular verdiler.
dediler ki herşey zaman geçsin diyedir, zaman daha kolay geçsin.
dediler ki herşey zaman geçsin diyedir, zaman daha kolay geçsin.
a.k