tam da yağmur yağarken...
ısıtırken yüreğimizi bölüştüğümüz çilekler, konuşalım seninle...
istersen bana düşlerini anlat,
istersen sus sabahın sisli alacasında
yollara düşerken tökezlediğin,
dağ yamacındaki çiçekleri kokla
ve başla gene de anlatmaya
suyunu içmeye eğildiğin
o keklik pınarını, uykulu kanatlarıyla
havalanan kuşları…
bir ince marangozdun sen pekeriç
kuytusunda,
uzakta su değirmeni,
yatağın toprak damda,
düşlerinde bıldır yağan kar.
haydi bir cigara sar şimdi
nasırlı parmaklarınla
ve bana düşlerini anlat:
“ah o bulutsuz gökyüzü, o çırpıntısız deniz,
kumsalını, kayalıklarını uzaktan görebildiğimiz
c.ç