14 Mart 2009 Cumartesi

...


'seni sonsuz biçimde buldum o biçimi almıştın/sandöviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın/yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi/herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi / yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın / ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın //(...) sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her türlü gökte/ göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın //(...)seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun / çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun //gel ellerini ver en güzel ellerini öyle / ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle!'

post -it


"...çünkü, aramızdaki derin ve ani arkadaşlık hissinin artık kabul edilmiş ve anlaşılmış, fakat giderilmemiş olan o cinsel gerilimden doğduğunu düşünüyordum, sanırım o da böyle düşünüyordu. her ikimiz de sürgün olduğumuzdan, çok ihtiyaç duyduğumuzdan ve zorlu yolculuğumuzun gün ve geceleri boyunca çok iyi kanıtlandığından artık aşk bile denebilecek bir arkadaşlıktı bu. dokunabileceğimiz tek biçimde dokunmuştuk birbirimize. orada bıraktık. doğru mu yaptık bilmiyorum..."