11 Eylül 2009 Cuma

yalnızca kanatlarına güven


aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim

sırt çantalı bir duman gibi

bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz

bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi

istemediğimiz yerlere giderse aşkımız

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven



kendi yarattığımız boşluğun ucunda

sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam

ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman

yürüdüğümüz yollar daralırken

çökerken altımızdaki merdivenler

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven



sevdalılar bilir

bir kuş yağmurudur ilkbahar

sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar

çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın

ve ağzımızın içinde dağılır aşk

sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar

bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven


elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için

dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan

ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta

ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan

sevgilim

dökülürken tüyleri savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin

her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını

ve yalnızca kanatlarına güven


götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı

şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin

alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur

dünyanın paslanmış sırtında

ve bensizliğe havalanırken

korkma sevgilim

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven



a.a