13 Aralık 2010 Pazartesi

dünyada...




(tıklayın & dinleyin)

"kışa inat sıcak sabahlar, benimsin diyorsun ya, ağzın mı önce söylüyor, gözlerin mi, ellerin mi emin olamıyorum, emin olamıyorum kış sabahlarının soğukluğundan, rüzgarın şarkısı mı sesin mi emin olamıyorum, herşey sana karışıyor ya, emin olamıyorum aynadaki yüzümden, ben miyim sen mi"

kent sabahıdır, bilmemek olmaz,çıkardı

kendisiyle bir uğultuyu çıkarırdı sokaklara

yıkanmış o ağız kokularından,çoğalmalardan

sen bir susun, bağırmak benim işim

ağırım,isyanlara doğruyum,yataklardanım

- üstüme sinmişliğin var -

işe yaramaz şeylerin güzelleştirdiği dünyada

sen bakma ey,mutlaka seslenmeliyim



aşka hiç benzemiyen o yalnızlıktan

- üstüme sinmişliğin var -

bir eve girmek, .....

dağınık dağınık dağınık eviçlerinde...


toplandıkça dağılan eviçlerinde

direne direne gelen en diri ortaçağdan

- üstüme sinmişliğin var -

her sabah bir intihardır çıkışlarım,dünyada

- üstüme sinmişliğin var -

sürekli denizler,sürekli olmalar,sanki öyle birşey

en güzel kalan yastıkta bozulmuş saçlardan

birşeyi bırakmak,birşeyi almaya gelmek sonra

sonra yasak balkonları göz ucuyla ölçmek

çini kaseler akşamı ve bardaklar akşamı

dünya kapıyor gözlerini bir gece çağır, ben burdayım

ben burdayım

gece gece gece gece gece gece gece en sonsuz gece

ben burdayım

- üstüme sinmişliğin var -

ben uzun zamanlardayım aslında

vazolar,ufak masalar,taşlar zamanında

bir nehir çoğalır giderdi sıkıntımızdan

bir kent bu yüzden büyürdü,dünyada

bir ihtilal ölüverirdi birden bizde

o sokaklardan

- üstüme sinmişliğin var -

sanki bin yıllık sinmişliğin var

sonuna vardıkça artan o konuşmalardan

güncelerin kestiği, ekmeklerin aşındırdığı

dünyada

sen birşeydin, bakılır sevilirdin

tozların alınırdı, ürpertilirdin

konuşmak bizi çıkılmaz bir sokağa götürürdü

bir yalnızlığa böyle

kim varsa bir yalnızlığa giderdi,dünyada

bütün çiçekler,bütün kelimeler bir isyandı

ey bakın, ey bakın bakın bakın

dünyada

ne zaman

ben seni uyuttum, seni karıştırdım,seni şaşırdım

birşeyler akıp akıp giderdi, dünyada

başvurduğum bir şeydin, yalnızlığım gibi

yanında sonsuz durduğum

ağlamaktı en uzun neşesi kızların bir zaman

olsun olsun, güneş olsun güneş olsun,olsun

büyüsün o şeyler,büyüsün bu sarılan şey

birisinin birşeylerin olduğunu bilmek var,dünyada

sakın kapanma,dur,ey şuramdaki beni boşaltan delik

ey büyüyen birşey sakın durma, dünyada

- üstüme sinmişliğin var -

t.u

yazdan kalan





(tıklayın & dinleyin)


"ateş böceği olsam ben de sevmem sabahı" der süreyya berfe elimdeki fotoğrafa bakarken kendimle konuşan sesim nasıl büyük vuruyor kulaklarıma, nasıl yetişkin. fotoğraflar saçılıyor etrafa, yılların içine dalıyorum puslu öğleden sonrası. tarçın dağılıyor, yazlığın kedileri, yağmur sonrası sümüklüböcekleri, çocukların çığlıkları... yaz yağmurunda yürüyen ayak izlerimin sesleri. geçip zamanın kolidorundan kendi çocukluğuna dönenlerdenim ben, kendimi buluyorum, dört yaşımın dizleri, sekiz yaşımın kırılan kolu, ısırganlar,erik ağaçları, nergis hanımın bahçesi, dantelleri.mevsimler içiçe yürürken kendi tarihimde. karda ağaca yapışan kızağımız, iki hafta palyaço gibi koca bir burunla gezdiğim zaman.çocuklukta hiç üşümüyormuş insan diyorum, çocuklukta günler uzun, geceler uyumak için, yıldızları görünce kapanırdı gözlerim. şimdiyse geceler uyutmuyor beni. yağmur yağarken çiçek açıyor yatak odasında. annemin gülüşüne bakıyorum, şimdiki yaşımda, parlayan gözlerine. dayanamıyorum annemi arıyorum tıpkı çocukluğumdaki gibi, nemlenince gözlerim değiştiriyorum konuyu, sesim titriyor, özledim diyorum sadece, çocukluğumu, yılları değil, annemi belki de en çok annemi.

sahi ne oluyor ateş böceklerine kar yağınca...


çağlayanlarıyla

uzak denizlere nasıl dokunuyorsa dağlar

ben de öyle şarkımla dokunuyorum tanrıya



kelebekler ayları değil, anları sayar

tükenmez zaman okyanusunda



bırak güneş ışığı gibi sevgim sarsın seni

ama gene de esirgeme benden aydın özgürlüğü



konuşulurken de gizli kalır sevgi

çünkü ancak seven bilir sevdiğini



toprağın tutsaklığından kurtulmak asla

özgürlük olamaz ağaca



sevmekle öderim sana sonsuz borcumu

bilerek ve anlayarak ne olduğunu


r.t