15 Ekim 2010 Cuma

ben üzre



...
ay dokundu omzuma irkildim.

göğün puslu balkonunda

birdenbire insanları özledim.

...

m.a

güne not



ölsem ayıptır, sussam tehlikeli;
çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli

m.a


(tıklayın & dinleyin)

sevda üzre



yıldızlı bir gece, ay da vardı;
sen gülümseyince
yüreğimde bir balık oynadı

dizinin üstünden sarkan elin,
çözülüp akacaktı neredeyse
su gibi uyarak eğimine yerin.

önceleri bir kuru daldım ama;
tuttum yapraklar açtım,
seni görünce dünyaya.

soğan kadar şirin sözlerin var;
sohbetimizde vazgeçilmez yerin.
daha da tatlanacaklar tuzla ovulsalar

saçlarımı taradım, toparladım ortalığı;
çay demledim senin için,
içimde bir terminal kalabalığı.

senin çıplak gövdene bakmak,
her seferinde apansız
karşıma çıkan bilmediğim bir sokak.

herkes tedirgin hazırlanırken kışa;
sevgilim biz bu yatakta seninle
ter içinde soluk soluğa.

...

kaktüse diken ve bir mühre benzeyen
yara izi yanağındaki,
ne çok yakışıyor yüzüne bilsen.


çıkarıp yavaşça yüreğimi göğsümden,
sildi bir lambanın isli şişesi gibi
yumuşak tülbentini geçirerek içinden.


göğü yıldız, yeri buz bir gecede;
sırtımda demirbaş battaniyem,
seni gördüm düşümde.


m.a

ne zaman geldim sana


bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi

düşündüm bütün gece

kurulmuş bir saat gibi.

elimde seçkin bir sözcük demetiyle,

düşündüm gelip arasam seni.

bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi



vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi

bir saat suyun dibinde,

kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi.

duydum çaldı gecenin bir yerinde.

düş müydü, gerçek miydi?

vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi...


m.a