yıldızlı bir gece, ay da vardı;
sen gülümseyince
yüreğimde bir balık oynadı
dizinin üstünden sarkan elin,
çözülüp akacaktı neredeyse
su gibi uyarak eğimine yerin.
önceleri bir kuru daldım ama;
tuttum yapraklar açtım,
seni görünce dünyaya.
soğan kadar şirin sözlerin var;
sohbetimizde vazgeçilmez yerin.
daha da tatlanacaklar tuzla ovulsalar
saçlarımı taradım, toparladım ortalığı;
çay demledim senin için,
içimde bir terminal kalabalığı.
senin çıplak gövdene bakmak,
her seferinde apansız
karşıma çıkan bilmediğim bir sokak.
herkes tedirgin hazırlanırken kışa;
sevgilim biz bu yatakta seninle
ter içinde soluk soluğa.
...
kaktüse diken ve bir mühre benzeyen
yara izi yanağındaki,
ne çok yakışıyor yüzüne bilsen.
çıkarıp yavaşça yüreğimi göğsümden,
sildi bir lambanın isli şişesi gibi
yumuşak tülbentini geçirerek içinden.
göğü yıldız, yeri buz bir gecede;
sırtımda demirbaş battaniyem,
seni gördüm düşümde.
m.a