bazı günler oluyor, yaşadığım şehir, gelip geçen insanlar, arabalar, ağaçlar, sabah tuhaf bir görünümle uyanıyor her şey, her zaman ki gibi ama tanınamaz biçimde, insanın aynaya bakıp da “bu da kim?” diye kendi kendine sorduğu anlarda olduğu gibi. benim için, yılın tek sevilecek günleri bunlar.
böyle günler biraz erken kaçıyorum işten, becerebilirsem, sokaklara inip kalabalığa karışıyorum, yoldan geçen herkesi gözlemekten alamıyorum kendimi, sanırım, bazılarının da bana baktığı gibi, bu anlarda gerçekten pervasız oluyorum, başka bir insan oluyorum çünkü.
yaşamdan daha değerli bir şey alamayacağıma inanıyorum, bu anların bana verdiği tattan daha değerli bir şey. bazen uzatma yolunu buluyorum bu anları, birkaç kez başardım bunu, camlı aydınlık bir kahveye oturarak, sokağın, geliş gidişlerin gürültüsünü, parıldayan renklerle sesleri ve içerinin bütün bu uğultuyu dengeleyen dinginliğini algılayarak.
c.s
c.s