28 Kasım 2009 Cumartesi

berna



sözden çok yazıyı sevdiğin için

...çay bardaklarına değirdik yenilemek için dudaklarımızı
eski aşklarımızdan söz ettik, yitik kuş seslerinden
kapının yanında bekleyen bavullardan
"kanatlara inanmak için çok geç," dedin
"bu kadar kırılıp dökülmüşken yatak odaları,
hızla soğuyan bir çorbaya benziyor yaşam,
bazı geceler zamanın kokusunu duyuyorum birden uyandığımda
bazı sabahlar ayın çatladığını,
yalnızlığın bembeyaz gözleri var
çalar saatimin üstünde uyuyor şimdi
görülmeyen bir düş gibi
kendimi şiir bilip sustum
ve yeniden okudum
karda koşan atların sırtında
dolaştırdığın sözcüklerini:

eşyalarım yerleştirilmişti otobüse,

yolcular yerlerini çoktan almıştı.

uğurlamaya gelen güzel insanlarla da konuşmuyorduk o sırada,

bir sondu yaşadığımız an.

bense seni bekliyordum;

bir yaşama, bir kente ve hepinize veda ederken

en çok seninle kucaklaştığımda anlayacağımı biliyordum,

geri dönüşsüz bir yolculuğa çıktığımı.

gözyaşlarım bekliyordu, şimdi değildi sırası, biraz sonraydı.

oturduğum koltuktan, akıp giden görüntülerin uzaklığında

yüzümün anlamlarının yitip gittiğini seziyordum.

sevgiliye duyulan özlem kadar büyüktü

seninle vedalaşmaya duyduğum da.
gelmedin, bilmeliydim…

ben de gelmezdim.

o günden sonra, söz verdiğin mektubu bekler oldum,

boşluğunu doldursun diye;

yazmadın.”

mektup dağıtan bir postacıya rastladıktan sonra
gittik bir kır kahvesine oturduk
bizimmiş gibi bütün kuşlu zarflar
kırıklarla dolu olsa da kanatlar sevgili Berna
yeniden uçmak için küçük bir rüzgar yeter
ve fısıldar bize ilkbahar:


yürekten yüreğe savrulan çiçektozudur aşk


a.a