16 Aralık 2010 Perşembe

güne not



(tıklayın & dinleyin)


bir omzuna almış sanki gökyüzünü

dudakları masmavi alsace lorrain

yüzü cermenlerin en eski hüznü

hölderlin bakıyor sisli gözlerinden

ellerini şöyle okşayacak oldum

duydum nabzının gök gürültüsünü

a.i

34.



aradın, ama ben doğru- dürüst konuşamadım -- "etrafında birileri mi var ?" diye sordun-- doğru bildin.
çünkü konuşma biçimim, senin ile benim, yanyana, başbaşa olduğumuzdaki biçim değildi.
ilişkide öyle olur biliyorsun: gerçek, sahici, som bir ilişki oluşuyorsa iki kişi arasında , her birinin konuşma biçimi de ona uygun hale gelir: gerçek , shici, som olur o da;  başka hiçkimseyle konulmadıklarını bir biçimde, ama tam da kendi oldukları biçimde, konuşmağa başlar kişiler, birbirleriyle - dilin, yalnızca anlamını, ya da ' göstergeler düzeneği' ni (!) değil,biçimini bile belirlemeye başlar ilişki.

hele, kişilerden biri ( bazen ikisi birden ), zor konuşan, zorlukla konuşan kişi(ler)se, ilişkinin ilerleyen aşamalarında, dillerine ket vuran, onu yapmacıklı kılan herşey bir kenara atılmış olacağından, bülbül kesilir(ler)!...

senin sahici, içten sesini, kulağıma birşeyler fısıdarken, işitmek,--

,o thou to whom belong
the hearths of lovers! -- i beseech thee bless
thy suppliant singer and his wandering word

e.e.c
epithalamion 3, tulips & chimneys (1922)

o.a

"paldır küldür;yavaşça"


" nasıl oldu da hepsini verebildin bana?" diye sordun, sana yaşamımın en önemli şeylerini teslim ettiğimde - sonra da, güzel bir deyimleme de buldun, bunu yapabilmiş olmamı nitelemek için : " paldır küldür; yavaşça" dedin, benim için.


doğruydu.

ilişki ancak öyle kurulabilirdi : "paldır küldür" ; hiçbirşey düşünmeden - hiçbirşeyi öndüşünmeden - , hesaplamadan, girişmek birşeye - ama, ' yavaşça '; kararlılıkla, dikkatlice, özenle..

ya da, ters taraftan: o ' yavaşçalık ' ( yoksa sessizce mi demiştin? ) uzun yıllar sürmüş bir - zorunlu - birikimin sonucu; o ' paldır küldürlük ' de, verilmiş anlık bir - kesin - karardı - ancak öyle....

öyle olabilirdi ancak...

o.a