22 Eylül 2009 Salı

is all that we see or seem but a dream within a dream



kusursuz dünyalarının içinde ben koca bir kusurum elbet ama lidanil içince herkesten çabuk uyuyorum,hatta senden bile dedi yanımdaki koltukta oturan kadın, gıkımı çıkaramadım bana bakışını izledim uzun uzun .sonra gözlerindeki bakış boşluktan öfkeye dönüştü, susmak yerine konuşmayı denemelisin diye söylendi, hani kelimeler, nerde diye geçirdim aklımdan, ağzımı açmadım.

alnına konsun bu öpüş!
ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki-
günlerimi bir düş
sayarken yanılmıyorsun;
ama, umut gitmişse uzaklara
bir gece ya da bir gün
bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
fark eder mi bu yüzden?
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
yalnızca bir düş içinde bir düş.

kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
haykırışları içinde duruyorum:
ve altın kum taneleri
tutuyorum avucumda-
ne kadar az! ama nasıl da
süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine
ben ağlarken - ben ağlarken!
ah tanrım! daha sıkı
tutamaz mıyım onları?
ah tanrım! tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız
dalgadan?
bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?

e.a.p

gece ve müzik


*ne zaman otursam gecenin başına
ne zaman müziğin;
yazamıyorum sözünü etmek istemediğim şeyleri
birbirinden ışığını saklayan uzak yıldızlar gibi
çekiliyor herşey kendi karanlığına
parmak uçlarımda yıldız tozlarıyla kapıyorum gözlerimi
ey ruhumun en büyük şartı olan tedirginlik!
şimdi saat on iki
şimdi gece ve müzik ...


tuhaf zamanlar yaşamanın arifesindeyim.verdiğim hiçbir karardan dönmediğimi bilenleri hatta kendimi bile şaşırtacak kararlar veriyorum.herkesin hayatını derinden etkileyen olaylar var şüphesiz ,başka biri duyduğunda dudak bükeceği, aman canım bu muymuş yörüngesini değiştirecek olay dediği türden şeyler.sadece durmak ,bakmak ,kitap okumak ,sakin ama haraketli olmak ,sessizlikle uyum içinde yaşamak,kendim olarak ama suçlanmadan var olmak istiyordum ve birden yüzümde rüzgarda dağılan saçlarım varken niye yapamadığımı anlayıp ,yaşam kolumu ters çevirdim.

kendim olmak ,kendi halimde olmak ne demek anladım.

bayram tebrikleri yazabilen biri olmadım hiç, niyeyse böyle zamanlar aileden başka birşeyi getirmez aklıma ve ailesi olmayanlar için, küs olanlar için ürker ve yaşayamadıkları sevinçlere takılarak bu günlerin coşkusunu yeterince yaşayamam. ne de olsa bayram pabuçlarımızı günlerce deneyip sonunda bayram sabahı giydiğimiz zamanlar ,mendilden yapılmış üçgen bohçalara büyüklerden aldığımız paraları koyduğumuz günler geride kaldı.çocukken pek anlayamıyor insan ,bayram avuç dolusu şeker yiyip,gece karın ağrısı çekmekten başka bişeymiş. geniş kocaman sofralar demekmiş bayram, kavuşma demekmiş, beklemek demekmiş. bunları yaşayabilenlerden oldum ben ,büyükbabamı namaz dönüşü yakalardık hep,sekiz katlı evin asansörünü bekleyemez kuzenlerimle yarışırdık. kaç insan gelirdi hatırlamıyorum bile ama bayramın o huzurlu ,mutlu ,kucaklayan anları hala içimi ısıtıyor.büyükbabamı kaybettik ve bir daha bayramlar asla aynı olmadı, amcamı, babamı, eniştemi kızgın tavırla bayram namazına götürüşüne, fötr şapkasının hep paltosu ve atkısıyla aynı tonda oluşuna bir daha şait olamadık. babannem bayramlara değil ama hayata küstü bir yerde ve unutmayı haklı kılan bir hastalık buldu kendine... şimdi bütün bunların yaşandığı kentten çok uzaktayım, bambaşka bir hayatın içinde, yetişkin bir kadın olarak bayram sabahı kahvemi içerken aklıma ilk gelen büyükbabam oluyor,babamı gözümüzde çocuk yapan büyükbabam ve kızım birden koşarak babamın kucağında alıyor soluğu,babamın giderek büyükbabama benzediğini görüyorum,ikisinin kahkahaları doluyor kulağıma.
çocukluğum dolanıyor ayaklarıma, gülümsüyorum.


umarım iyilik ve güzellik, mutluluk ve neşe getirmiştir bu bayram hepinize...