28 Eylül 2011 Çarşamba

eylül ayının her mavi gününde,genç bir erik ağacı sessizdir...



içinden zamanın sessiz rüzgarını estirmeden geçmediği hiçbirşey yok, zamanı yıllarla saydığımızdan değil, eski gülümseyen fotoğraflarımızın soluklaşan baskılarından. dokuzon şilepleri hep kayboluyor karadenizin kapısında, sekiz çeyrek vapuru kaçıyor, istanbul trafiği keşmekeş, güneş gri bulutların arasında bir çocuk oyunu oynuyor. ne diyor, turgut uyar;

"eylül toparlandı gitti işte


ekim falan da gider bu gidişle

tarihe gömülen koca koca atlar

tarihe gömülür o kadar"
 
zaman da geçiyor işte, saat gizli kanatlarıyla uçuyor, bakıyoruz dokuz kırkbeş... ah şimdi gözlerimiz bir ağlamaktır tutturmuş* olabilir, hiç sebesiz...