içimde bir his git buralardan diyor,anarşist bir müzik dinliyorum,ağladığımı asla görmeyeceksin diyor fonda kadın,başımı sallıyorum,katılıyorum sana be kadın diyorum.içimde gene o duygu git buralardan diyor,üstüne basa basa,git buralardan. yaz gelince kimseler kalmıyor zaten istanbulda ,herkes yazlıklara,maceralara koşuyor.
gidemeyenler tatil hayalleriyle kıvranıyor.ama gelen tatil hissiyatım değil,denizi özledim elbet, gece yüzmeyi,babamın endişeli bakışları altında gece karanlığında kaybolmayı,çocukluk arkadaşlarımı,küçük sıpalar gibi kumda koşturmayı özledim. hele sadece deniz sesiyle kitap okumayı...ama istediğim bu değil,ben dünyanın bambaşka bir köşesinde yaşamak,oraya ait izleri taşımak,kendimde kayıp hissettiğim parçaları bulmak istiyorum.herkes istiyor elbet ama kim cesaret edebiliyor,kaçımız? geçerli bahenelerimiz var,o bahaneleri getiren yerleşik yaşamlarımız,ezilip kaldığımız kurallarımız var.
yapmak istediklerimizle ,yaptıklarımız arasındaki mesafe büyüdükçe kendimiz ve ruhumuz arasındaki mesafe de büyüyor,kendimizden eksiliyoruz, çoğaldığımızı zannederken. içimizde adını koyamadığımız boşluklarımız, kara deliklerimiz ,hüzünlerimiz ,içimize bağıran sesimizin yankısı belkide.insan kendi içine çokça bağırır,çokça konuşur kendisiyle,kendinden gizli konuşmalarının varlığını kabullenmeden.bütün o bahanelerimizi sıralarken biz, en çok da kendimize belki de,zaman da insafsız davranıyor,biz yürürken o koşuyor malesef.bir yandan hayatı yakalama ,hiçbirşeyi ıslamadan yaşama telaşı içindeyken yaşadığımız anların keyfini çıkaramadığımız çok olmuştur.yaşanılan anların kıymetini bilmek ,onlara sıkıca sarılmak gerekiyor,onlar için yaşam dakikalarımızı verdiğimizi düşünürsek.
bardağın dolu kısmını görmelisin der babam,hep boşluğa bakmayı bırakmalısın,o boşluk sen yaşadıkça dolacak.yirmi yaşındayken yapmak istediğim çok şey vardı,pek çoğunu yapmadım üstelik,yapamadım değil yani yapmadım.onca verilmiş imkana , itelemeye, acaba daha ne kaçırıyorum duygusunu yaşamaya anlamaya çalışırken ,zamanın akıcılığına kapılarak yapmadım.dün konuşurken anneme ,belkide o zaman şimdidir,belki de şimdi gitmemin vaktidir dedim. belkide dedi,bunu sadece kendin bilebilirsin ,hiçbirimiz senin hayatını yaşamıyoruz,sadece düşme diye tutmak düşer bize dedi, gözlerinde ki endişe ise bambaşka bişey mırıldanıyordu.
ailenin deli kızı olmak hep en iyisidir,çünkü kestirilemez oluşunuz ,senden herşey beklenir duygusunu da beraberinde getirir.kendime bakıyorum ,evet benim bardağımda hala boşluk var ama bu dolu olmadığı manasına gelmiyor,hayatta iyi ki diyeceğim pek çok şey yaptım,hayata kattıklarım oldu,hayattan aldıklarım,kendim olmayı bilerek yaşadıklarım oldu .bunların farkına vardım, kendimi anladım nihayetinde,beni ben yapan herşeyi özümsedim.iyi ki demenin bir de yaramaz kardeşi vardır neticede keşke.keşke demek istemiyorum tüm ömrümce. keşke demesek,dememiz gerekemese keşke.