16 Ocak 2010 Cumartesi

...taş parçaları...


ankara 2

halimi anlatacak sözler yazamam artık

bu kavruk mektuba

rüzgardan yan yatmış otlar koydum

gerisini sen anla.

ankara

kekliğinim, boynumda bir siyah halka.


b.k

taş parçaları XVII.

omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın.
omurgamı.

niye?

b.k

taş parçaları XXXX.

sözde kalır sevgilim
sözde kalır bütün sözler
aşk çünkü, aşk çünkü kendine
bir yol, bir ideoloji ister.

bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
bir tarihe başlayacaksın, orası işte
benim tarihimle başlar.

ve say, geriye doğru, tek tek
sende kalsın şimdi al bu taşlar.

b.k

taş parçaları XXXIV.

birini seviyorsan onu öldürme! demek kolay
oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat.
ve aşkta ölümün bir anlamı vardır, görklü kılınan
bozulsun diye im
her ateş önce yanını yoklar sevgilim.

bundan böyle ne vakit bir yangından artakalan
isle kararmış bir şair gölgesi görsen
başıboş, duran, susan, içinden yanan:
ya da bir kızkardeş, ağlayan kekliğine,
uzak ve göğsüne klarnet sesiyle dolaşan.
b.k

taş parçaları XXXIII.

fazla insansın sen sevgilim fazla insan
bir barbarım ben oysa, bir hayvan
dilim bağışlamaktan söz eder benim
seninki adalet ve intikam.

söylemeye gerek var mı sevgilim
söylemeye gerek var mı şimdi
yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni
klimanjaro' nun karları sevgilim
klimanjaro' nun karları
innnniiiiiyor aşağı.

b.k

taş parçaları XXXII.

ömrü gurbette geçenler gibiydim senin yanında
duymadın mı, çok söyledim?
o uzun gurbette,
ben senin "adalet" diye diye nasıl unufak olduğunu
gördüm.
göre göre, duya duya,
yine de bigâne olarak her şeye.

bilmedin ki; ben senin gurbetinde delirmemek için
kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede
yaşadım.

tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi?

adaletin içinde bir zalim oturur.

b.k

taş parçaları XXX.

ömrümü adadımdı.
elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!
adaletin adını neden anmıyorsun burada da?
o yüzden büyük yaram
o yüzden büyük öfkem
o yüzden dinmiyor
içimde hepsi, hınca hınç.

hıncahıııııııııııınnnnnç.

b.k

taş parçaları XXVII.

gözlerimde bir çita oturuyor birazdan deppppp
parrrrrrrrrrrrrrrrrr.

içimdeki çilekeş fuji' yi tırmanıyor sana
eski bir mektuptan gözlerime yağma
dünyanın bütün neonları yanıyor sönüyor
ve bir fotoğraf iki jiletle paramparça.

bir su aygırı kadar yaralıyım dünyadan
anlıyor musun?
içimde uzağa bakan bir zürafa var
hayat orda burda her yerde kaynıyor.


birazdan öleceğim, içeceğim su nerde?

b.k

taş parçaları XXXIII.

ne sanıyorsun?
ne sanıyorsun?
benim olan artık
senin de kaderin:

dağbaşı,
oradaki yaralı ıssızlık.

b.k

taş parçaları XXII.

günler öylece kendi kendine geçsin diye
bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zaman baktım.

bilirdim, biliyordum, biliyorum,
bittiğinde, geçtiğinde,
azaldığında sızı, iyileştiğimde,
o saman tadıyla karıştığında;
her şey daha acı olacak.

b.k

taş parçaları XXI.

ah benim sesimle
söylesem de, inanmazlar
benzemiyor çünkü bir dile.

döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
döndüğüm bu sema sensin. dönnnnnnnnn
düğüm.

sen benim kara ömrüme vuran
suyumu harelendiren sevincimdin.


b.k

taş parçaları XVIII.

en acısını sevgilim en acısını
tadayım istedin:

en acısı buydu.

b.k

taş parçaları XXXI.

katlanan, insanın birbirine yapışan yaralarından
bir yuva inşa etmektir aşk da, varla yok arasından
ve ahşabı kemiren de ahşaba dahildir,
değil dışarıdan.
beyhude insanın yuva arayışı ama
yine de yuva arar insan.

dışarısı sevgilim, dışarısı senin
kendini sürekli kaçak kılacağın yollardan başka nedir?
yollar ki hep gider, hep yatay.
ah ben bu kubbe fikrine o yüzden
takılmışım; kubbe ki yüzseksen derece bir şey,
büyük bir arzuyla mümkün.
gayret' in bildiğimiz ve unuttuğumuz anlamıyla örülen.

b.k

taş parçaları XII.

şimdi bir masaldan bir peri
sessizce dinlesin beni,
alsın yorgun başımı

alsın cümlemi
usulca kalbine koysun.

benim cümle taşıyacak halim
yooooooğğğğğğğ.

b.k

taş parçaları XIV.

büyük keder içerirmiş, gördüm, anladım
etten geçip aşka varanın sevgisi.
bunun yanında sevgilim bunun yanında
etin ihaneti, kısaca
hiçbir şeydir.


b.k

taş parçaları XV.

ben başka bir şey olmak istememmm
istemedim başka şey.

sabırla sevgilim sabırla
acılarımız eşitlensin bu şehirde
diye diye.
bu şehirde etten geçip kalbe erişene
dek sabırla. tek, sabırla.

kaç kişi var bu şehirde
ruhunu sana kubbe,
kubbeeeeeeeeeeeeeeeee
etmiş!

b.k

taş parçaları XIII.

darmadağınım.
darmadağğğnıııımmmm ve
hepsi burada; aprın çor tigin
haşim, kadı burhaneddin
hepsi burada, kör, topal, haşin
bağğğğrrrrıyorlar:
bırak soğusun,
bırrrak soğusssuuun
bırak soğusun parçaların
tekrar bitiştiğinde
başka bir şey olacaksın

b.k

taş parçaları X.

ey duymayan insanı,
ey hayat dedikleri büyük kusur.
...

ey kimselere değişmediğim
ayrılığın neden bunca ağır?

hani adalet?
bir kasım' dan öteki kasım' a
bir yanım kör bir yanım sağır.

b.k

taş parçaları XI.

acı çekerken de adil ol, diyor bana.
adil ol. sen değil misin inanan
hayatın büyük bir kader olduğuna,
kaderi yönlendirmek bile o büyük kader' in
içindedir filllllllllllan.
o yüzden şimdi adil ol.
sus. söyleme böyle şeyler! adil ol.

inanmıyorsun değil mi?
beni bilmediğim bir dünyaya attı,
diyyyyyyyorum.

diyorum ki,
sözde kalır her şey. sözzzzzzzzde kalıyor.
bir de bana adil ol, diyorsun.


b.k

taş parçaları IX.

beni bilmediğim bir dünyaya attı...

bir cümlem yok, darrrrğğmadaaaaaaanıım, bundan.

bir düşümüz vardı, "birlikte yaşamak" koymuştuk adını,
çok acıyor, belki bundan. Aşkî bir cümle mi bekliyorsun benden.
beklemeeeeeeee.
mutfakta reçel yapan iki kadın. Kırmızı biberleri filan.
rüzgâr alan biraz tepe bir yer. Bakınca, iki yandan
uffffffffffffuk filan.
dünya yuvarlak değil de hafif elipsmiş gibi.
kaldı ki iki kadın, dünyanın yuvarlağını zaten anlamayan.
böyle. kendime inandığım gibi inanmıştım ona da.
aşk olanın ötesinde bir aşktan söz etmek, aaaaaaah
bir inançtı desem.
bu kadar dağılmam kendimi şimdi
bu dünyaya fırlatılmış gibi hissetmem, bundan.
ne söylememi bekliyorsun
hava aldıkça sızlayan bir diş var içimde.
susmam bundan, konuşmam bundan.
ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
insan olmuştum ilk o zaman.
ya da bozmuşlardı ben yenidoğandan.
kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım,
ölünmüyordu, hatırladım.
ölünmüyoooooorrrrrrrrrrrdu.


b.k

taş parçaları VIII.

kırdımsa ben o yalan mekânı kırdım
çıksın diye ortaya
çırrrrrrrıııllçıpplaaaaaaak:

sen benim yuvamsın
yuvanım ben senin.

b.k

taş parçaları VII.

dünya ne ki sevgilim?
benim sana yaptığım kubbe yanında.
düşsün, olsun, bırak,
içinde yıldızlar patlıyor.
kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
ister sal kendini dünyaya, ister kal yanımda
her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
yoluna baş koymak diyoruz
biz barbarlar buna.


b.k

taş parçaları V.

yanmamı bekleme benden
ben ne çok yandım, biliyorsun.
yanamam ben yanamam
yanamam küllerim uçuyor.
rüyamda sapladığın jiletler etimde
kanamıyor acımıyor.
acımıyor
bu dünya buz, bu buzzzzz
zzzzzzzzzzzda
hiçbir şey acımıyor.

bunlar yalan,
yalan söylediklerim
yalan söylediklerin
bunlar ancak dünyaya yakışıyor.

küldüm ben zaten
küldüm zaten küldüm zaaaateeeen
kalmışsa eğer
külün içinde şimdi insanım
uyanıyor.

dünya görsün şimdi.
bembeyazzzz
dünyaaaaaaaaaaaa
yoluna baş koyup buzzzdaaaaaaa
kan kusanı.


b.k

taş parçaları II.

içerde tıkanan çığlık dışarda inliyor
sabaha karşı
uyku kabul etmiyor beni
dışardan bir yerden uzuuuuunnnnuzun
bir inilti kopuyor.
içimde zulümün duvarları.
uykuuuuuuuu
alsana beni koynuna.

kalktığımda,
banyoya seyirttiğimde gözümden sesler boşanıyor.
içerde,
sonra bu sessizce akan yaşlar senin, diyor. İçimin duvarlarında
bu taşlar oturuyor,
çıkaramadığım bir ses var, benden onu çıkarıyor,
taşın sessizliğinde:
kalın, ilkel, boşluğa doğru, gecenin kovuğundan
dışşşşarı doğğğruuuu:

seni bu yalan dünyaya saldıııııııııııımmmmmmmmmmmm sonunda
acıyor çoooooookkkkkkkkkkkkk,

b.k

taş parçaları III.

madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
al bu taşlar senin olsun... O halde ve bundan böyle
bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
boşluğa bağırsınlar, birlikte;
kan kusacağız.
kan kusacağız.
madem dünya bunca zalim
madem yakışmıyor kalbimize.

bütün davullar gümlesin
boşluktan gelen, boşluğu dolduranı
boşluğa böğüreni
vursunnnn.

bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan
dünya görsün.

b.k