30 Nisan 2010 Cuma

beni öp sonra doğur beni


şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.

ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.

taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.

sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.

ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
dağ: güneş iskeleti.

tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.

kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor.

annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.

c.s

sevgilim yalan söylersem


sevgilim yalan söylersem sana
kopsun ve mahrum kalsın dilim
seni seviyorum demek bahtiyarlığından

sevgilim yalan yazarsam sana
kurusun ve mahrum kalsın elim
okşayabilmek saadetinden seni

sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
iki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
ve göremesinler seni bir daha

n.h.r

35.

yavaşça gitmelisin şimdi ona artık: incitmemeğe özen göstererek - çünkü alıştığın -alıştırıldığın; alıştırılmana izin verdiğin- davranış biçimlerine elvermez o: gücünü sınayamazsın üzerinde - ya suskunlaşıp gider, ya da hırçınlaşıp gider. bir yandan da olanca gücünü toplamalısın şimdi onun gerçekliğiyle başedebilmek için - ama, onu altetmek, ona egemen olmak anlamında değil: onunla belki, boy ölçüşmek - kendi boyunu ona göre; onun boyunu kendine göre, ölçmek - ya da, kendini onun anlamına; onu kendi anlamına - kendine; kendinize- göre yeniden -karşılıklı- ölçüşmek için:-

anlamlarınız karşılıklı belirlenecek, şimdi, artık...

o.a