toprağın kucağına mı diyeceksiniz;
hayır, göğün başucuna.
diyor m.e yetmiyor "kavşağı" yazıyor hemen arkasından değil, onüç sayfa sonra, tılsımlı işaretleri takip eder gibi peşine düşüyorum şiirin, peşine düştüğümüz hayat gibi. yağmurlar yağıyor, yağmurlar duruyor, içimizin elemi biter mi bitmez mi demeden, mfö, "gözyaşlarımızı bitti mi sandın" diyor. evet, elbette seçmece... bütün yağmur şarkılarının toplandığı bir klasör var elimde, hergün olmasada yenilerini eklediğim. çekiyorum bazen yolun sağına, iniyorum montsuz, şemsiyesiz, bırakıyorum kendimi dalganın sıçrayışına, suyun dökülüşüne, sokak lambalarının uzayan gölgelerinden kaçarken. yağmurlar yağıyor ve sarının her tonu arsızca karışıyor, koyulmuş denizin mavisine, boğazda seferler duruyor.bir kadın seni seviyorum diye bir şarkı yapıyor, gerisi önemsizleşiyor, onüç harf, onüç sayfa... gerisinde söylenen herşeyin üstünden atlamayı beceriyor hayat. fırat tanış, ellerimi uzatsam tutmak isterim günü ama güneş her gece tepemde doğuyor diyor.
ikimize varmam için en kestirme yolun kavşağı bu
haydin kuşluk vakti kopacak kıyametin
....
sen sızıyor boyna içerimden
fiskelediğim her damlacıkta çilyavrusu denizler
bu çim sevi ancak bir ağıt ölüşle biter
niye mi, dinle, daha erken
niye mi, bir seviden paldır - küldür gelen değilim ben
ama kırkyıldır senli seviye giden
diyorum ya, seni seviyorum diyor bir kadın, oysa cümlelerin anlamı değişiyor bazen kendiliğinden, seni tanıdığım günden beri sesler değişti, renkler değişti diyor b.o, gel ellerini ver en güzel ellerini öyle ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle diyor t.u.,soluğundan öpüyorum seni diyor bir başkası, dönüp bakıyorum kahve ister misin diyorum yakaladığım gözlerine, yataklarda tek yastıklar ve nereden bilebilir insan, bunların hepsinin aşk olabileceğini...
(tıklayın & dinleyin)
ben uyandım, bir aşk demekti bu dünyada...