21 Mayıs 2009 Perşembe

can duvarları

insanın yürüdüğü yolların ,soluklandığı bahçelerin taşları canını yakıyor.bazen düz yolda bile yürüyemeyen ben,inciniyorum. bütün seslerin sanki kısılmışcasına sustuğu anlarda insanın
kendi sesini duyması ne güzel yalnız olmadığınızı anlıyorsunuz.geçen kış kökleri dışarıda bir orkide görmüştüm, kendi türü öyleymiş,toprağa gömülmelerine gerek yokmuş,alıp sepetlerini
gidebilirler yani,biz insanlar bile daha bağımlıyız ,insanlarımız,eşyalarımız ve zaman zaman bizim olmayan bir hayatımız var.


binlere kök salarak

kavramak hayatı derinden

ve ortasından geçerek acının

olgunlaşmak hayatın taa ötesinde,

taa ötesinde zamanın

der rilke,ama kök salmadan da yaşanabilir hayat,hepimiz aynı şeyi aynı şekilde mi istemek zorundayız,hepimiz aynı kalıpla mı mutlu olmak zorundayız.belki bütün kalıpların dışındadır istediğim,belki ben kendi duvarını yaparken yanlışlıkla ördüğüm çemberin içinde kalmış bir duvarcıyım.duvarı yıkıp çıkmak yada kapı yapmak istemiyorum.
kimsenin yaşam maketinde yokum ben ,anlaşılamayacak bir form da değilim,bir rol değilim .birbirlerine sadece isimleriyle seslenen insanlardan hoşlandığımı farkettim,bu
belki de birini çıplak olarak almaktır,beklemeden.karşılığını istediğimiz herşey gibi aşk da yüklenen sıfatlar ve görevlerle bambaşka bişeye dönüşüyor,asla aşk olmuyor,düpedüz yaşamak lazım oysa ,içimizden geldiği gibi.ve başka biri bizi bizim istediğimiz biçimde sevmiyor diye suçlamamak lazım.sevmemek değildir neticede ,onun kendi şekli vardır.ve önemli olan hakikaten çıplak kalabilmektir, ruhunu soymuş adem var mı dünyada.
tercihlerini yapabilmişler korkutuyor diğerlerini,sanılanın aksine duydukları huzur kıskandırıyor.özlediğimiz çocukluğumuz gibi,babamızın uyku kucağı gibi ,kendimizi özlüyoruz ,alacak ,olacak cesaretimiz yok.ölesiye korkuyoruz sevilmemekten,kendimizi sevmediğimizden kendimize yüklediklerimizle yaşıyoruz.
karamsar değilim,çekimser ,üzgün değilim,bugun sadece biraz fazla benim.
çölde

bir yaratık gördüm,

çıplak, vahşi.

çömelmiş oturuyor

yüreğini ellerinde tutuyor

yiyordu.

dedim ki:
"tadı güzel mi dostum?"

"acı, acı" diye karşılık verdi,"

"ama seviyorum

çünkü acı

ve benim kalbim".

h.c