26 Mart 2011 Cumartesi

bir virgül uğruna ölünebilecek bir dünya düşlüyorum*




bu mektup,  dostum, çok uzun olacak. yazmaktan pek hoşlanmam. sözlerin düşünceye ihanet ettiğini çok yerde okudum, ama bana öyle geliyor ki yazılı sözler düşnceye daha da çok ihanet ediyor. üstüste iki çeviriden sonra bir metinden geriye ne kaldığını bilirsiniz. yazmak, bin çeşit ifade tarzında devamlı seçim yapmak demektir... sizden ricam ( sizden hala rica edebileceğim tek şey)bana çok şeye malolacak bu satırların hiçbirin atlamamanız. herne kadar yaşamak zorsa da, hayatını açıklamaya çalışmak çok daha zahmetli.
...bu mektup bir açıklama. bir savunma halini almasını istemem. onaylanmayı dileyecek kadar çılgın değilim; kabul görmeyi bile talep etmiyorum: bu çok büyük bir talep. sadece anlaşılmayı arzu ediyorum...

...haz çok kısa sürer, müzik sadece bir anlığına yükseltip daha hüzünlü bir halde yere bırakır, fakat uyku bir telafidir. bizi terk ettiğinde bile, yeniden acı çekmeye başlamamız birkaç saniye sürer; ve uykuya her dalışımızda, kendimizi bir dostun kollarına teslim ettiğimiz hissine kapılırız. vefasız bir dost olduğunu biliyorum, bütün diğer dostlar gibi; çok mutsuz olduğumuzda o da bizi terk eder. ama er ya da geç, belki farklı bir isimle geri geleceğini ve sonunda onun kollarında dinleneceğimizi biliriz. rüyasız olduğunda mükemmeldir; denilebilir ki; uyku her akşam bizi hayattan uyandırır.

...hayat, monique, olası bütün tanımlardan daha karmaşıktır; basite indirgenmiş her imge, kaba olma riskini taşır her zaman. şairlerin kesin terimlerden kaçınmasını onayladığımı da sanmayın, onlar sadece düşlerini bilirler; şairlerin düşlerinde hakikat payı çoktur, fakat hayat bu düşlerden ibaret değildir. hayat şiirden daha fazla bir şeydir; fizyolojiden daha fazla bir şeydir, o kadar uzun zaman inandığım ahlaktan da. hayat bunların hepsidir ve çok daha fazlasıdır: hayat, hayattır. tek servetimiz ve tek lanetimiz. "

"kelimeleri o kadar çok kişi kullanıyor ki monique, artık kimseye uygun düşmüyorlar; bilimsel bir terim bir hayatı nasıl açıklayabilir? bir olayı bile açıklamaz; ona işaret eder. hep aynı şekilde işaret eder, halbuki farklı hayatlarda birbirine tıpatıp benzeyen iki olay yoktur, aynı hayatın içinde bile yoktur. ..."

ve tam o anda ellerimi gördüm... kurtarıcı ellerim bana gidişin kapısını açıyorlar.
 
kitap " sizden olabildiğince alçakgönüllülükle af diliyorum, sizi terk ettiğim için değil, bu kadar uzun süre kaldığım için" der ve biter.
 
m.y

ağır ağır düşen yapraklar gibi anımsatır bana yaşadığımızdan, ne zaman karıştırsam*



(tıklayınca açılır youtube'nin kapısı)

çocukluğumuzdaki gibi, binince atlı karıncaya, saçlarımız uçuşurdu ve umursamazdık terleyen avuçiçlerimizi. fırtına kuşu avcısı, baterist ve karınca bakıcısı üç çocuk, atlayınca doru atlarımıza, rüzgar bile  yakalayamazdı bizi... gözden öylece kaybolur bir dahaki yağmura kadar dönmezdik.

*behçet aysan,albümdeki yırtık resim