30 Mayıs 2010 Pazar

mavi gök orda mı


"mavi gök orda mı

bakıyorsun kuşlar

hazır

sokak lambaları yanık unutulmuş

bir kadıköy vapuru hınca hınç insan

çok geçmeyecek

martılar beyhude turlar atacak

kıyılar lağım konserve kutuları

mısır koçanları



sevgi aranabilir yine

korkusuzca say koskoca kederlerini

bir kuyu bulunabilir



aklımdan çıkmıyorsun

sen hala dizüstü

bunca anıyı besleyerek

sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle

mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla

görür gibi olarak açıp baktığımı

bense şöyle diyorum:

buradan bir acı kanamış boyuna



kuşlar hazır

öncü havalanmak üzre

şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar

o vapur hala hınca hınç

kimbilir herbiri hangi dünyaya sağır

çok geçmez aradan



kadınlar kapı önlerinde

ellerinde meşalelerle

aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları

yorgun bir sarıyla ben de

geçeceğim önlerinden



aklımdan çıkmıyorsun dedim

başka türlüsünü yorgunum anlatmaya

telefonlar yan hücrede çalışıyor

bense kurşunî bir dere

ağaçlar hayvanlar bile kaygılı

onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak

yapayaşlı bir rum kadın

herşeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı

haydi koşayım diyorum belki dağılır

koşuyorum

sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar

hayır daha sevgili daha sevimli değil

ne başka bir gün ne başka bir zaman



çok geçmeyecek aradan

şöyle diyeceğim:

bulutlar açmadı

mavi gök orda mı"

c.z

gracias a la vida


teşekkürler hayat; verdiğin her şey için;


her açtığımda

siyahı beyazdan, cennetin huzmesini karanlıktan,

sevdiğim erkeği kalabalıktan çıkarıp bana sunan gözlerim için



teşekkürler hayat, verdiğin her şey için

hayatın sesi ve kelimelerim

düşüncelerim, ettiğim kelamlar,

annem, dostlarım, kardeşim ve parlayan güneş

ve aşkın izleri için



teşekkürler hayat, verdiğin her şey için;

duyduğum tüm sesler; gece, gündüz,

ağustos böcekleri, kanaryalar, çekiçler

motorlar, köpek bağırışları, rüzgar

ve yarin sakin fısıltıları için



teşekkürler hayat, verdiğin her şey için;

caddelerinde, göl kıyılarında, dağlarında

ovalarında, leb-i deryada yahut suya hasret çöllerinde

ve evlerinde yorulan adımlarım için



teşekkürler hayat, her şey için;

yıkıntılardan kendimi yeniden yaratabildiğim

ve yeniden hayata sunabildiğim için

kahkahalarım, göz yaşlarım

ve bu şarkı için



her şey için teşekkürler hayat
(violetta parra)

çeviri ekşi sözlükten alınmıştır.

mutluyum çünkü;


mutluyum çünkü galip gelmedim

cana ferahlık veren o gizemli sarnıçtan

arklar açmalıyım bahçesine kalbimin.



mutluyum çünkü galip gelmedim

madalyam olacaktı yüreği kangren yapan

ve bir gururum, kendini okşatan.



mutluyum çünkü yenilmeseydim

ey hırs ben senin ürkek ülkenim

diye bitmeyecekti şiirim.



gidenleri öp benim için, çünkü benim

ceylan bakışlı bir kırlangıçtan

bile mahçup ruhum var.

buruk bir ömrü yaşasa da bedenim

mutluyum çünkü hala kılıçtan

utanan bir boynum var...


i.t

bana beklet


bana beklet yontusunu ayıklarının
bana beklet saksında o mahçup çiçeği


ben ki beyaz bir sayfanın sıkıntısındayım
yüzümde suskun ev tenhaları
yüzümde geçkin bir elmanın kurtları


ah hanginize baksam bir bahçe dağınıklığı
geçsem içinizden geçsem
kaderimdeki faytonun ağır aksaklığı


bana beklet bu yara bilincini
ve üşürüm ürpertisini ölümlü olmanın


ben ki kuşların göç zamanıyım
büyüttüğünüz kötülük yılanı
hüzünle uyandığınız yatakta


ah bilmemenin geniş huzuru
korkuyu getirdi rüzgâr
öylece koydu aramıza



bitir sessizi ve yeniden başla...


g.ö