15 Ocak 2010 Cuma

öylesine - jehan barbur

58.


çarpıklıklarımı, ve, onların içinde, sanki hiçbir başka şey gerektirmeyen kendiliğimi düşünürken, şöyle yazmışım:-

"bu senin için ne anlama gelirse gelsin, senin gelip beni bulman, ile, benim seni yıllar yılı beklemiş olmam, hem bu kendiğiliğin; hem de o çarpıklığın, kanıtı: sen olarak sen; ben olarak ben -- biz..."

ilişkinin güzelliği, ve, yakıcılığı da burada.


o.a

oteki mithosu

göze alırsanız eğer
kırılır
dağılır aynadan
sandığınız resimler
sözcükler kalır geriye
cam kırıklarına saklanmış
az ışıklı odalarda sözcükler
ayna: anlam ve görüntü için sırlanmış kiler
bulur çıkarırsınız bir yerlerden
daha bulurken kararırsınız
çok önce öğrenmiştiniz: bedel
ödenir ve kalır geriye
gerekenler

sonra bir gün
sizin için bir gün
tehlikesiz, eski bir harita gibi
uyuttuğunuz aynaların tozunu silerken
elinize batar
bir zamanlar yaranızı kanatmış sözcükler
olaylar silinmiş, adlar unutulmuş, belirsiz bir geometride
yerini bir türlü bulamaz kişiler, ilişkiler
yalnızca bir duygu
dipdiri bir acı çok eski tarihli bir çağrışıma eşlik eder
bu nedir ki, yıllar sonra, telâşsız bir gün, ömrümüzün durulmuş
bir mevsiminde, içinizin kazınmış yerlerinden
ölümcül bir ağrı ansızın geri teper

eğilip bakarsınız aynaya
siz çoktan gitmişsiniz
yerinizde sözcükler
böyle zamanlarda sözcükler
bütün bir hayatın yerine ikâme eder



m.m

ashes and snow





gregory colbert "ashes and snow"


http://www.ashesandsnow.org/