14 Mayıs 2009 Perşembe

evren için

dertleşme

boşluk denen şeye sahibim,kendi boşluğumda örseleniyorum,koşuyorum yetişemiyorum , yetişiyorum yok. kendini yenileyen kabuslar gibi.eskiden hep gördüğüm bir kabus vardı,aslında kabus muydu ,yoksa değil miydi emin değilim . sanki bir dali tablosunda uçurumun kenarında duran ve kırılarak aşağı düşen bir ağaçtım ,hiçbir ağaca benzemeyen uzun yapraklarım vardı ve yere çakılmadan döne döne düşerdim ,etrafımda kum fırtınası.
büyüdükçe çöle düşkünlüğüm bu rüyadan belkide,bir çölde yaşama isteğim,oraya ait bir parça olmak,görünmemek o tepelerin arasında ,ilk rüzgarda ayak izlerimin kaybolacağını bilmek ya da sadece görmesini istediklerimin beni görmesi,çöle aşina olanların.
insan yaşamında ki eksiklik,ne olduğunu bildiği ama bir türlü tamamlayamadığı.ya eksik parçanız ,size uymak istemezse ,ya hep eksik kalırsak,korkmuyor musunuz ,ben ölesiye korkuyorum.rüzgarda uçan bişeyse eksik parçanız,duvara vuran bişeyse ya zamanla şekli değişmiş farklılaşmış bişeyse ya tutulamayan bişeyse ve artık uyamıyorsanız birbirinize.

düşünmek için rüzgara ihtiyacım var ,saçlarımın uçmasına,
gereken yazdan çok,
sonbahar aslında.

when you are old

...
How many loved your moments of glad grace,

And loved your beauty with love false or true;

But one man loved the pilgrim soul in you,

And loved the sorrows of your changing face
...