7 Temmuz 2009 Salı

dağ

.

.

sabahın karşısında konuşmak ne zor!

incecik kül gibi kalıyorsun,

dağ susmaya giden yolu biliyor

sen bilmiyorsun

taş yarılıyor

bir çiçek için,yol veriyor.

kısacık konuşuyor çiçek:

"dünya" diyor, "gördüm,benimle tamamlanıyor.

yeryüzü karşısında konuşmak ne zor!

yamaçtan aşağı bak,uçurum gör!

-görsene kekeme!

içindeki zayıf kan,

dayanıksız dil,

olmamış hal gümüş bir zirvede eriyor.

.

.

taş parçaları

.

.

ömrümü adadımdı.

elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!

adaletin adını neden anmıyorsun burada da?

o yüzden büyük yaram

o yüzden büyük öfkem

o yüzden dinmiyor içimde hepsi,

hınca hınç.

.

.

yol'dan...

.

.

dünya ne ki sevgilim benim sana yaptığım kubbe yanında?

düşsün, olsun, bırak

içinde yıldızlar patlıyor,

kolaydır inanmak kadar inanmamak da.

ister sal kendini dünyaya, ister kal yanımda

her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni

yoluna baş koymak diyoruz

biz barbarlar buna

.

.

sana ithafen

''yalvarma.ağlama ve yemin etme.kapılarını kapat.öyle sıkı kapat ki bir daha kimse,hiç bir zaman senin o zedelenmiş yalnızlığına adım atamasın.onu onar ve koru,çünkü o sensin ve aynı zamanda benim.''

amelie- comptine d´un autre été: l´après midi

seni sevdim,seviyorum


zamanı sensizlikte ,sessizce kabullendim.
sevdim,seviyorum ,ha deyince geçmiyor zaten,insan kendi saplamadığı bir bıçağı ne kendi ,ne bir başkası çıkarabiliyor.sahibine yazılmış notlar gibi,sadece yazılanın anladığı.

seni sevdim ,seviyorum.insanın iliklerine kadar mutlu olduğu ,doyasıya sevildiği anları yaşadım seninle,omuzlarım ,sesim titredi aşktan.sense benden başka bir hesaplaşma yaşıyordun ve ben içinde yaşamadığım sana ait bir geçmişi temize çekmekte başarısızdım.ilk önceleri bana aitmiş gibi görünen bu kıskançlık ,bu sahiplenme hastalığının,kurtulamadığın güvensizlik çemberinin,her kavgadan sonra edilen yeminlerin ,gözyaşının ve bütün bunlara sebeb olan o aşkın yakıcılığını ikimiz açısından da görmeye çalışırken ,birden seni ikna etmesi gerekenin ben olmadığımı anladım.geçmişindeki bir kadına bu seviye kızgın bir adamla ne yapabilirdim ki.bunun bana duyduğun aşkla ve sevgiyle alakası yoktu.bizim dışımızda gelişen bu virüs ,senin her seferinde hastalanmana yol açıyordu ve ben herseferinde daha da çaresizleşiyordum.tedavisi olmayan hastalık bizim birbirimize duyduğumuz aşk değil,senin güvensizlik hastalığındı ve malesef her virüs kendi panzehirine sahip olmalıydı.
seni sevdim, seviyorum,.herseferinde sen bana ait olmayan,benden gelmeyen bir şüpheyi bilediğinde,onu parlattığında ,bana karşı saldırdığında,durmam ve gitmemem bundandı.delice aşk da bunu gerektirmiyormuydu zaten,ne olursa olsun savaşmayı,pes etmemeyi,asırlık çınarlar gibi rüzgarda yıkılmamayı gerektirmiyor muydu.kanında bana ait olmayan bir virüsü taşıyan, bir adama aşıktım ve ne olursa olsun onu tedavi etmek ,kendinden ,bu uğursuz çemberden çıkarmak istiyordum.baştan kaybedilmiş bir savaştı benimkisi,pratiği olmayan bir cerrahın ameliyat ettiği bir hasta misali ,herseferinde kan kaybından ölüyor,sonra sesinle hayata dönüyordum.oysa sen bana olan sevgini değil,saygıyı hiçe sayıyordun böyle anlarda.seni ancak kendimle tehdit ettiğimde durdurabilmiştim ama tehdit etmek değil,sarmak ,onarmak ,kökünden temizlemek istiyordum,her seferinde tamam oldu derken ,kırmızı gözlü şüphe şeytanı bir köşe başında beni bekliyor,boynunda yılan taşıyan o kadın onu yönetiyordu.bense bu oyunda habire o kadına ait giysileri giymeye zorlanan küçük bir kıza dönüşmemi dehşetle izliyordum.insan kendinden korkar mı hiç,ben korktum.
seni sevdim, seviyorum.enteresan biçimde yarıya bölünmüş bir puzzle gibiydik,senin bildiğin hiçbirşeyi bilmiyordum ve benim bildiğim hiçbirşeyi bilmiyordun.ne çok anlatacak ,öğretecek şeyimiz vardı birbirimize ama başka yolarda geziyorduk,sen uçurumun kenarında yürüdüğün hissinden kurtulamıyordun,ben ise bahçenin içindeki meyveleri görmediğin için kızgın olmaya başlamıştım.o kadının hayatından benimkine gelmeyi deniyordun ama benden daha güçlüydü işte,benle uyuduğun gecelerden ,onun yatağında kalkıyordun.insan artık olmayan biriyle nasıl başa çıkabilir,nasıl geçmişe ait bir hayaletle aynı kıyafeti giyebilir.üstelik nasıl ,nasıl kendisine delice aşık olan bu adam ,aradaki bunca farkı görmez ve herseferinde aynı hataya yenilir.ben bunun cevabını bilmiyorum.
seni sevdim ,seviyorum.kendinden ağır olmanın yükünü taşıyorum.şimdilik ne olduğunu algılayamayan bir kalbin ,başına gelebilecek ,en kötü kalp ameliyatını yapmaya hazırlanıyorum ve doktor bile değilim üstelik.ama ölsek de yaşamaya devam etmek zorunda olduğumuz anlar vardır,ve hep söylediğim gibi insan bazen ölür ama bilinmediğinden gömülmez işte.
seni sevdim,seviyorum.sadece bir aşkı ,bir sevgiliyi kaybetmiyorum ben.arkadaşımı ,en iyi dostumu,kızdığımı,kırdığımı,bir ömrü,her tür deliliği yapabileceğim ama yargılanmayacağım bir kucağı, abuk subuk sessizliklerde beni delice güldüren o tınıyı,hiçbirşeyden herşeye dönüşen birşeyi de kaybediyorum.ve duruyorum işte.hayatında beni sevdiğin gibi kimseyi sevemeyeceğini bilerek ama hangi aşk ,aşıkları kurtarmayı başarabildi ki.

hayatta istediklerim hep oldu,tuhaftır yaşam en çok istediğimi kendini kullanarak alıyor benden,seni.