17 Nisan 2010 Cumartesi

mıh

I.
kalbimden ayağınaydı yolum
gördüm, hep seni gördüm.
kara gecede, karar uykuda yürüdüm.
bomboştu herşey, elimde bir dünya tarağı
gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

kubbem yok ki benim, bir tepsinin kenarında uykum
dönersem, aşağ'sı çok yüksek
düşeceğim nasılsa gördüm.
dünya beni sarmazdı sarmalamazdı döndüm.
gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

II.
kalbimin bu günbatısı, bu buz kesiği
bendeki lal, bu bendeki mıh,
söktüm senindir, sana bağışladım
ağaran saçımı, senindir, al.

ring

çölde bir sesin kaynağı gibiyim,
çölde bir sesin kaynağı değilim,

kaynağın kendisiyim çölde.
boğazımdan yükselen iyilik duygusu,
insanlara benim öğrettiğim şeyler
ve bir konuşma şekli halinde geri geliyor.

bir konuşma şekli öğrettim

ve tekrarlarla açılıp giden kesintisiz şeyler.

benim çölde kaktüs görmediğimi herkes biliyor,
bu bir konuşma şekli.

kaktüsün başka bir şey anlatmadığı,
bir konuşma şekli.

çölde bir kaktüsün yalnızca çölde bir kaktüs olduğu,
bi konuşma şekli.

aşk başkadır bunlardan

ve tekrarlarla açılıp giden kesintisiz şeyler

a.g

koşaradım

gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim

ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
toprağı rüzgârı denizi göğü
o her zaman bir insanla anlamlı
tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
ve ucuz korkuların kör kuyularına
daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.


fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
unuttunuz başkalarının acısını duymayı
küçük çıkarların büyük kurnazları
alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
dışa vurmayı duygularınızı
unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.


gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-ki bu en büyük kötülüktür size-
yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
insanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
koşaradım
duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..

ş.e