31 Temmuz 2009 Cuma

the girl with many eyes


one day in the park

i had quite a surprise.

i met a girl

who had many eyes.


she was really quite pretty

(and also quite shocking!)

and i noticed she had a mouth,

so we ended up talking.


we talked about flowers,

and her poetry classes,

and the problems she'd have

if she ever wore glasses.


it's great to know a girl

who has so many eyes,

but you really get wet

when she breaks down and cries

yaşam


tüllerin kardeşiliği


aynı doğumu yaşayan iki ruh

aynı karında bir tülle ayrılan

aradığımız bu dünyada

bir penceredir belki de

bir tülün dünyadan koruduğu bir oda

fısıltılar bana ulaştı

parmakların geçti parmaklarıma

bir gölgeden fazlası aramızda

bir ruh

tanışması hiç bitmeyecek bir ruh

bak ellerime

parmaklarım nasıl da hatırlıyor

sadece bakmakla var olmayan aşk

tüllere sarındığında

karıştı nehirde akmakta olan zaman

biz ne zaman büyüdük

perde ne zaman çekildi aramızdan

ve ne zaman anladın rüzgarın

solumakta olduğumuz ortak ruh olduğunu.

o odada daha fazla kalma

demiştim.

surların ve taşların beklediği bir kalptir

nihayetinde

onda soluyacak

ona akacak olan

senin adım atışında açılan duvarlar

gökyüzünü değil

rüzgarı gösterdi

senin yürüdüğün gece

yoksulluğun bir kayıp olmadığını söyledi

ve dağıldı tüller.

ve ben aynı karında büyüdüğüm

gözleri gördüm

kardeşliğin yüzyılını

tüllerin görünür kıldığı kardeşliğin

parmakların

daha fazlasını isterdim

bizi büyütmeyen ev ve ülkeden

çok daha fazlasını beklerdim.
b.m