gün geceye akıyor../gece güne..ölüm yaşama akıyor..yaşam bilince...çember kendini bir çırpıda tamamlıyor, usulca, farkettirmeden...
(tıklayınca açılır fizzy'nin kapısı)
herşeyin kilide, bir kilide dönüştüğü günlerde;
herkesin bana bir eşya gibi baktığı günlerde;
kilitle beni,
ey eşya bakışlı sevgilim!
eski bir ceviz sandık gibi bırakıldığı yerde
ölü bir şairin,
taflanların arasında öylece duruyor olması
ve kimsenin ona yüz vermemesi gibi
anma gününde...
kitab'ımı yalnızlığa indirdiğim günlerde;
aşkların bile ben geçerken eğildiği günlerde;
nehirlerin bir testiye sıkışıp kaldığı günlerde;
doğur cübbeni cüneyd;
cübbeni doğur;
beni kilitle cüneyd;
beni kilitle...
parmak uçlarıyla bir taflanı ufalayan şair;
elinde ulu bir ağaçla oynayan şair;
kendini doğum günü gibi hissediyor bu kentin
ölü doğmuş bu kentin doğum günü gibi hissediyor
anma gününde...
bırakın hissetsin, beni kilitle!
je suis un vieux boudoir plein de roses fanées
çekmeceler açık dursun,
çekmecedeki solgun gülleri kilitle!
ve sandığı sulara bırak, bırak aksın o sandık;
onu var eden ulu ceviz ağacına doğru aksın,
herkesin bana bir eşya gibi baktığı günlerde..
kilitle, şiirin içindeki derin yaraya kilitle...
h.y
"rüzgâr hediye edilebilseydi eğer /sana rüzgâr hediye etmek/isterdim. sarı yapraklı bir ormanda/ iki geyik havaya sıçrayıp öpüşüyor"*