30 Haziran 2010 Çarşamba

kaçışa gazel


birçok kere yitirdim denizde kendimi

yeni kesilmiş çiçeklerle dolu kulaklarım

dilim sevgiyle, acıyla dolu.

birçok kere yitirdim denizde kendimi

bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi.



kimse yoktur duymasın öpüşürken

yüzü olmayan insanların gülümseyişini

kimse yoktur dokunurken bir bebeğe unutsun

durgun kafataslarını atların.



çünkü aranır alında güller

o katı görünüşünü kemiklerin.

başka işe yaramaz erkeğin elleri

toprağın altındaki köklere benzemekten.



bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi

birçok kere yitirdim denizde kendimi.

gidiyorum aramaya, suyu bilmeden,

beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.

f.g.l

*çeviri; ülkü tamer

bıçak


yere düşürülen bir bıçak sesi

kristali tuzla buz olmuş gözlerinin

biliyorum ay kanatıyor

ne zaman sussak geceyi

kendini benim yerime koy

oğul öksüzü babalar yerine

susmayalım. bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde



kanlı bir şerbet gibi akar dururdu

ipeği ikiye bölen kılıçların ağzı

bir biz inmedik suya

kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde

örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik

uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan

bir biz inmedik suya

kendini benim yerime koy

oğul öksüzü babalar yerine

susuyorum. ölülerim uyuyor kalbimde

m.m