26 Kasım 2010 Cuma

eski ormanlara mektup



bir mektup göndersen de açıp okumasam



ben hangisiyim; sen demekten başka

sana ulaşamayan zarf efendilerinin,

aç beni, başka pulum yok, başka mektubum

yok, yoksul olduğum söylenecek yoksa sana

annemin bir gül olarak terkettiğinden beri

beni gönderdiğin mektuplar ormanına



şehri karıştırmıyorum, yelkeni var

rüzgârı da karıştırmıyorum, seni yanlış anlarlar

kendimi karıştırıyorum, uçmaktan yanayım

ruhuna parmaklarında dolaştıran perinin

tevekkül penceresine konduğu eski ormanlarda



hangi yüzüğünden düştüm bu yolculuğa;

bilseydim, sen gönderseydin, ben o mektuba

yazılacak kadar aransaydım dilinin ormanında

açmazdım yine, yine yüzükler kazanırdın;

bana suluboya bir orman göndereceğini bile bile,

'peri ve eşek' mes'eleni yazdığım bile bile,

ormanlara dair şiirler okumak için

ayrı ve birleşik şehirler kurduğumuzu bile bile,

açmazdım bu sırlara lâyık olmayan şehri

içinden çıkacak ormana

bana orman gönderme, içinden şehir çıkar;

ben bir mektuba gönder, içinden birine

almamış gibi yaparım, vapura binmem,

yoluna inmem, ormanları sisi çökmeden önce

sonra inanırım



mektupların perileri

perilerin ormanları biriktirdiğine

yüzüklerin parmaklarda sessizce eridiğine

inanırım, eski orman tadı sinmiştir

açılmayan mektuba



gönderilse de


h.e