7 Ağustos 2009 Cuma

14 anladım ki anlamadığımdır dünya

çok mektubun var dünyadaki her pula
bir mektup yazabilirsin sanki biliyorum
sen yazmıyorsun sana yazdırıyorlar
şiir gibi, yazdıkça yazmadığın mektuplar çoğalıyor
seni bir pula inandırdılar, pul aşkına senden
beklemedikleri mektupların gelmesini bekliyorlar
bunu çok düşündüm, bir mektup yazsam sana
ölümle aran açılır, istemem, dünyayla da
açılır, senden uzak olduğum sanılır
ve inanmazsın o pula diye korkuyorum,
çünkü çarpışsın istiyorum iki mektup
birbirine giderken!

kaç kere çarpıştığını unutmadım iki sözün
bir cümleye doğru söylendiğinde
şiddetinden değil hayır taşıdığı iyilikten
çarpıştı sözlerimiz ve kırıldı kederinden
onların yolunu gözleyen cümle,yarası
bir zarfın içinde sarılmayı bekliyor,
dilde eski bir 'ah' kaldıysa bundan,
belki de ölümün fazla anlaşılmasından!

belki de ölüm ne kadar anlaşılsa
o kadar fazla gelir insana
fazla gelir skandal da

kaç kere çalıştım oysa
bu ölüme hayatta
kaç kere sildim kaç kere
yazdım bu ölümü şiirde
ölüm dedim anlaşıldıkça
fazla gelir insana
anlaşıldıkça az gelir hayat
cinayet işlendikçe az
dünya zaten skandal
anlaşılsa da anlaşılmasa da
ve meğer bir skandal olacakmış
ölüm insandan kovulunca

ben kurtuldum dedim
şiirden dedim
başkası yazsın ölümü
dedim yazmadı kimse
yağmur, biraz önce sayılır
ben de biraz önce söyledim
yazıyı teselli etmek için
ölümden ayrılmak dedim
zor gelmiştir hayata
ben inandım ne dediysem
yazının da inanmasını diledim
başka birşey diyemedim

ölümle anladığımız bir yerdi oysa
dünyanın en eski sokağı hayat
ölümün gölgesinde çok serindik orada
o kadar serin olmadık bir daha
bulmaca çözecek kadar sıkılırdık
ve elimize gazeteyi alır almaz
yine mi bunu sormuşlar derdik
canım ne var bunda çocuk oyuncağı
yukarıdan aşağıya, soldan sağa
içinde ölüm geçen tek bulmaca
hayat
a
y
a
t