20 Ağustos 2009 Perşembe

glamour


zaman da değil


gidilebilse, ne çok iz kalıyor geride.
"belki zaman", diye düşünüyor adam:
"zaman eksiltebilir birikeni". oysa ne
zaman, ne de ona benzer şeyler - ona
benzer şeyler? - silebiliyor mekana
sinenleri. eşyalar değiştirilse de, yeni
badana yaptırılsa da degişmiyor ağrının
kurduğu sıra: değişmiyor çünkü sokak
adları, değişmiyor şehirler ve insanlar,
dünden bugüne inatla yürüyen inatçı
mantık: her mevsim, her dolunay,
yağmurlar, bahar aldatmacaları,
her kuyu, her kule, her balkon,
kadehler, mumlar, köpükler,
her kırmızı, her siyah, her gri,
her uyku, her düş, her uyanış
- yer etmişse - aynı çiviyi isteyen
bir delikte tıpatıp zonkluyor.



"zaman da değil", diyor adam,
kimse yokken, yüksek sesle.


yeni bir iz kalıyor orada, o an.


e.b

güne not


''ama birden farkettim ki ne ben, ne de başka birisi hiçbir yere ait değildi. aidiyet bir kandırmacaydı küçük çocuklara anlatılan. hiçbir yerde hiç kimse beklemiyordu beni.''