sana büyük bir sır söyleyeceğim.
zaman sensin
zaman kadındır.
ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin, uyuyan sen
şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler.
asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim
hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim.
her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak bir şey ellerin için kararan bir şey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim.
bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim.
bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim.
korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden.
pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
korkuyorum senden.
sana büyük bir sır söyleyeceğim.
kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
l.a
l.a