1 Temmuz 2011 Cuma

şimdi, gözlerime baka baka aşk diyorsun...*


lütfen şarkıya kulak kabartın....

hepimize yeter bu aşk aralık tut kalbini


üşürsen temmuz tut, kar tanesinin

yumuşacık süzülüşü gibidir sevişmek bu kalabalıkta

her aşk biraz yaklaşmaktır kansız bir cinayete

her aşk taslaktır, tasadır belki de

yalnızca 5'i olan bir saate bakıp bakıp

ağlamamaktır, tutmaktır kendini boşalırken bile

kaybolan ya da ne bileyim güpegündüz çalınan

kum saatidir, çingene sesidir, hepsidir.

neşter girdi mi kalp guguklu saatin

ötmesini öğretir zamana; hasrettir zaman

kırılan aynaya. hepimize yeter bu aşk

neşter yetmez ama; tahta bir kazık, kızgın yağ

bir poşet tiner, yeni çekilmiş

ayak tırnağını yalamaktır

kapana uzatmaktır dilini

işlenmemiş suçları itiraf etmektir aşk

herkes birbirine fazla narkoz versin lütfen

rica ederim zorluk çıkarmayın baltaya

korkuluklara saygılı olun mesela, tırmanmayın

direklere neye yarar bu; neye yarar ısıtmak

dün ölen bir kadavrayı mor bir aşk uğruna

açık bırakıp bu kalbi ameliyat masasında

resim yapmalı, deli gibi resim yapmalı

kayıp bir turuncu kokusu var havada

a.ö
* ah muhsin ünlü

bu gece ay savrulur ömrüm üzerinden




bu gece ay sarkıyor ömrüm üzerinden


bavulumu toplamışım canım derlenmiş

şarkı söyleyin diyorum ben giderken



*dün'e not

yüzün


yüzün müdür acaba yolumu dolaştıran?
acının bu solgun haritasında,
kendime yeni duraklar bulduğum.
ulaştığım ıssız dağ doruklarında
yüzün müdür hep sorular sorduğum,
bakışının titrek aydınlığında?

aslında ne bulunur bir gezginin yanında
kendi yüzünden başka,
hüzünle bileyen direncini.
bir suyun ürpermiş aynasında
apansız gözgöze geldiğim.
ayakları ayaklarıma bitişik
kımıltısız bir gövdeyle rüzgârın sildiği.
bir bulup bir kaybettiğim
yani bir gezginin hep gittiği,
senin yüzün benim yüzüm değil mi




m.a