11 Mart 2011 Cuma

güne not





( tıklayınca ulaşılıyor söylenen şarkıya, kimbilir yolculuk nereye)

hiç kımıldamazken hissedilen bu olabilir mi, neden bu kadar durağan hayatı hissediyorum içimde, hani belgeseller vardır, bir böceğin yürüyüşü, bir aslanın avlanışı, uykuya dalması fillerin, ve günün geceye dönmesi. hızlandırılmadan ve kesilmeden kesintisiz bir yayın gibi seyrediyorum hayatı. hergün yeni baştan, mutluluğun ve mutsuzluğun anlık olduğunun hesabının yapmadan, derler ya, yaşıyoruz işte. birinin bir tek kişinin daha, tül perdeleri açmadan arkasında durduğunda benimle aynı hissiyatı taşıdığını bilsem, birtek kişinin daha  tül perdelerle sıkı sıkıya sardığımız evlerimizin dışındakiler hakkında aynı şeyi düşündüğünü bilsem oh diyeceğim, oh be normalmiş herşey.  geçen gün babamla  tam da harbiyede, bana yavaş sür öğütlerinin üstünden atlaya atlaya dinlerken  kalabalığa bakıp söylediklerini düşünüyorum, sahiden bu şehir sığınağımız mı, silmek için yüzlerimizi ve varlığımız bilinmesin diye. var olmak, bilinmek ihtiyaç mı, yoksa ne zaman yanlızlığımızdan sıkıldığımızda ben burdayım demek için kullandığımız bir araç mı... tek bildiğim evet, kalbim atıyor, bu beni yaşar kılar mı...



"suyun altındayım

ve

kalbimin atışları yüzeyde daireler çiziyor..."

m.p

1 yorum:

y. dedi ki...

bütün külliyatı dinlemeyi seven y.der ki, pek de bilmeyenler için, entersan bulacaklardır müzik box sayfasının altındaki şarkıları... bu şarkılar adam olmaz, mum,dalyan ( dalyanı jehan da söyler konserlerinde) v.b bunlar çekirdek sanat evinden çıkanlar, çok dinlemeyen okurun bilmedikleri olabilir,sözleri sizi taşıyabilir.

sevgiyle.