26 Nisan 2009 Pazar

.


telefonum çaldı,konuştuk
ürkek,telaşlı,kızgın ve öfkeli sesi.
bir sesin bütün bu duyguyu aynı anda hissettirmesine şaşıyorum.
durmaksızın öğüt veriyor.
haklı olabileceğini düşünüyorum,
kararıyorum.

kapatırken can yücel geçiyor aklımdan ,ellerim soğuyor.
"Ne zaman yaklaştımsa ittiniz,
ve
Ne zaman geldimse gittiniz..
Siz; hep büyük ve önce idiniz,
Gerçekten öyle oldu,
Önce siz bittiniz..."

5 yorum:

Sade dedi ki...

Böyle güzel yazıların benzeri yazabilemk benim için imkansız belkide, ama seçmalamayabilirim elbet bende, öyleyse; Nasıl saçmalanır ders 1:#

Sol şeride geçmiş tüm gücüyle gaza basıyor bir yandan gözlerinden yaşlar boşalırken, sağ eliyle sağ şerittekilere el sallıyordu. Sağ şerittekilere gözü öyle dalmıştı ki, hızla girdiği virajı fark edemedi, takla atmaya başladı, göz yaşları kesilmişti aniden, götürültü içinde derin bir sessizlik, ve her yer kararmıştı. Gözlerini hastanede açtığında; sağ şeritten gidenlere istemeden de olsa sağ kolunu hediye etmişti...

Zeugma dedi ki...

Telefondakinin kim olabileceğini düşündüm şimdi..Bulamadım..
Genelde annem böyledir benim.Sürekli ve telaş içinde öğütler verir durur.İtirazlarıma kızar,öfkelenir..

Ama buradaki belki de bir sevgili..
Sonuçta telefonun diğer ucundaki kilometrelerce uzaktan bile varlığının tüm zerrelerini ve duygularını olduğu gibi size yükleyebiliyor..
Sevgiler...

y. dedi ki...

sevgili sade,hep ders hep ders ,hiç tenefüs yok,despot öğretmenler gibisin:)

sevgili Zeugma,
telefonda ki çocukluk arkadaşım,hani bizi bizden iyi bilenlerden,endişelenenlerden.Oysa annemiz bile koruyamadı bizi.

Sade dedi ki...

çok kuralcıyım ya kızıyorum kendime, küssem mi kendime yoksa!

y. dedi ki...

sakın ,sakın!insan hiç kendine küser mi,küsmemeli.