28 Mayıs 2009 Perşembe

beklemek üzerine...


hazzın başında beklemeyi öğrendim.

önümde bir mücevher kutusunun kapağı açıldığında ,gördüklerimi kapıp kaçmaya çalışmıyordum, duruyor, o rengarenk ışıltıyı seyrediyor ,parlak taşlara teker teker dokunuyor, onların değerini tartıyor, okşuyor sonra kutunun kapağını kapatıyordum.

içindekinin ne olduğunu bilerek kapağı kapalı bir mücevher kutusunun başında durmanın yarattığı o sancılı zevki hissediyordum.
onunla aramda duran yasakları, günahları, cezaları görüyor, sadece taşların ışıltısını değil,o yasaklara başkaldırmanın tadını da tadıyordum.
tuhaf, anlaşılması zor bir sihri vardı hazzın, kutunun kapağını kapatıp bekledikçe kutu büyüyor, içindeki değerli taşların miktarı artıyordu.
bazen kutuyu açıyor, içinden bir zümrüt, bir yakut , bir pırlanta alıyor, sonra kapağı kapatıp elimdeki o küçük parçaya bakarak kutunun içindeki hazineyi hayal ediyordum.

hazzı çoğaltan büyüyü keşfetmiştim.

kendi arzusuyla dövüşen sabrın yarattığı muhteşem hayal gücüydü dokunulmamış hazzı her an biraz daha büyüyüp çoğaltan.
a.a


1 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

Unuttuğum bir mücevher kutusunu hatırladım. :)