etekleri buz tutmuş
o mutsuz kraliçe
artık inanmıyor
gözün büyüsüne
günlerdir beklediği ses
gizlenmiş tepelerin ötesine
arasıra buluşup
kervanların sığacağı darlıktaki
sokaklardan sözeden adam artık yok
anlayan yok
baharat satılan hanların
kokulu yalnızlığından
bir ses bekliyor ısrarla
ince parmaklı tütün kokusundan
ormanda fısıldayan
güz kadar yaşlı kraliçe
dökülüyor
buzdan ve siyah eteğiyle
b.m
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Günün birinde miroşa bir ördek yavrusu almıştım. Tek olduğu için geceleri karton kutusunun içinde vak vak sesleriyle salonun duvarlarını inletiyordu. Kendi karton kutumdan çıkıp, onun karton kutusunun kapağını açtım ve onu ellerime alıp çalışma masamın üstüne bıraktım. Tekrar daktilomun tuşlarıyla buluştuğumda ise masamın üzerinde yaramaz paytak susmuş, gözlerimin içine bakıyordu. İşte o zaman anladım. Kutusuna sığamayan tek varlık ben değilmişim meğersem. Şimdi bilmiyorum hangi kümesin ergin ördeğidir. Ama çığlıkları halen salonumuzun duvarlarından yansıyıp, ara sıra bize kutularımızdaki sıkışmış dünyalarımızı anımsatır. Huzurlu, insansız ve mantık dışı o odalardaki bizler var oluşu yargılarken, mendil yerine kalemi kullanıyoruz. Bu yüzden yazılanların hep baş harfleri soluk ve siliktir. Yaşamlarımız gibi.
Kulaklarımı sağır edercesine susuyorsun..
Sen sustukça uluyor çakallar..
Sırtlanların iğrenç sırıtışları
Karanlıkta yüzümü yırtan yarasa kanatları..
Ağıt
kaç bin yıl önceydi
hatırlamıyordu
ölmüş bir kralın buyruğu gibi ağırdı sözleri
terkeldilmişti!
:)
sevdiğim bu şairi burada okuyunca bende birşeyler yazayım dedim.
eleştirilerimi samimi duygularla yazdığımı ve art niyet taşımadığımı bilmeni isterim
umutla
.ateşin sesi,en büyük korkum yanlış anlaşılmaktır.
madem ağırlıktan bahsediyoruz,benim de kalbim ağır,çok ağır.
insan sevdiği insana ifade edemeyince kendini fazlasıyla hırçınlaşabiliyor,hepsi bu.
Gözün büyüsü,
güz kadar yaşlı kraliçenin
dökülüyor olsa da eteklerinden
beklenilen ses gelecektir kulaklarına
bir gün.
Yorum Gönder