28 Ağustos 2009 Cuma

kendini öldürenler



yaşamdan daha değerli bir şey alamayacağıma inanıyorum, bu anların bana verdiği tattan daha değerli birşey. bazen uzatma yolunu buluyorum bu anları, birkaç kez başardım bunu, camlı aydınlık bir kahveye oturararak, sokağın geliş gidişlerini gürültüsünü, parıldayan renklerle sesleri ve içerinin bütün bu uğultuyu dengeleyen dinginliğini algıyarak.
çok hayal kırıklığına uğradım, çok vicdan azabı çektim birkaç yıl içinde, yine de en içten sevdiğim şeyin bu susku bu dinginlik olduğunu söyleyebilirim. fırtınalara kavgalara göre degilim ben: bazı sabahlar tir tir titreyerek insemde sokakları dolaşmaya, meydan okur gibi atsamda adımlarımı, yine söylüyorum, tek istedigim şu yaşamdan, bıraksın gözleyeyim onu.

ama bu alçak gönüllülük bile bir kusur acılığı bırakıyor bazen. farkına ilk dün varmadım insanın yaşamak için başkalarından önce kendisine karşı kurnaz olması gerektiğinin. önceden, yaptıklarını kendi bilinçlerine karşı gösterecek bir nedenler zinciri hazırlayıp kötü bir davranışta bulunmayı, bir haksızlık yapmayı ya da yalnızca bir kaprislerini yerine getirmeyi başaran insanları kıskanıyorum. büyük kusurlarım yok (bu güvensizlik yüzünden savaştan çekilip sessiz bir yanlızlık aramak kusurların en büyüğü değilse)ama bana verilen pek az şeyin tadını çıkarırken kendimi kurnazca kullanmayı, kendime sahip olmayı bile beceremiyorum. "

c.p

Hiç yorum yok: