21 Ocak 2010 Perşembe

kuyu



kimileyin dalar düşersin
çukuruna dinginliğinin,
gururlu öfkenin dipsiz uçurumuna,
ve güç bela dönersin,
üstünde kalıntıları
varlığının derinliğinde
bulduklarının.

sevgilim ne buluyorsun
kapalı kuyunda?
yosun, çamur, kaya parçaları
ne görüyorsun kör gözlerle,
kızgın ve yaralı?

sevgili bulamazsın
düştüğün kuyunun içinde
senin için yükseklerde sakladıklarımı:
bir tutam çiğli yasemin
bir öpüş ,daha derin düştüğün uçurumdan.

ürkme benden,düşme
kinin içine yeniden.
savur seni yaralamaya gelen sözümü
ve bırak uçup gitsin açık pencereden.
o söz dönüp beni yaralayacaktır
sen ona yol göstermeden,
çünkü haşin bir anla yüklüydü o
ve o an benim göğsümde silahsızlanacaktır.

gülümse bana sevinçle
ağzım yaralasa da seni.
tatlı huylu bir çoban değilim
masallardaki gibi,
ama iyi bir ormanlar adamıyım
seninle toprağı,rüzgarı ve dağ dikenlerini paylaşan.

sev beni, gülümse bana
iyi olmama yardım et.
yaralama kendini boşuboşuna,
yaralama beni çünkü yaram sende işler.




p.n

Hiç yorum yok: