30 Mart 2010 Salı

insanın acısını insan alır

yüksek sesle konuşan,

asık suratlı bir kalabalık içinde

bir sessizliği onarmaya çalışmaktan sindi üstüme,

bu ezilmiş gül rengi acemilik.



bir kirlenmeden korunmak için

susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi olduğunu

çok sonra öğrendim.

benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak,

başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı

insanın acısını insan alır.

herkesin gövdesiyle varolduğu yerde

yüreğini öne süren "bir beyazdım, zenciler arasında"

kimsenin başkasının gözünün içine bakamadığı,



herkesin çoğalmak için aynasını yanında taşıdığı yankısız bir zamanda,



insanları sulara bakmaya çağıran meczup,

bir beşinci mevsim simyacısıydım,



yanlışını sevip yenilgisini kutsayan...

bir solgunluktan geliyorum evet...

kıyılarındayım işte tüm kirlenmişliğim, tüm arınmışlığımla

insanın acısını insan alır.


ş.e

5 yorum:

massacredmyself dedi ki...

Gidiyorsun işte!Bir kenti terkediyorsun.Belki de sonsuza kadar.Sonsuzluk neyse,ne halta yararsa,sonsuza kadar terkediyorsun belki de.Kaybolan farlara,stop lambalarına şöyle seslenmek geliyor içimden:

'Ben bir silahım! Ama hiçbir silah yaralamaz insanı,bir başka insan olmadan!'

K.İskender


demek istedim sadece...

y. dedi ki...

sızı ve çare aynı şey olunca, nereye atsak kendimizi bilemedim ...

deeptone dedi ki...

girl on a motorcycle.

bu arada, bazı yeni genç türk şairlerini öğreniyorum sayenizde.
şiir severim, yazarım da bazen, ama işte tek ilgi alanım şiir ve müzik değil.

iyi ki blogunuz var.
:)

y. dedi ki...

blogların, özellikle benimki gibi olanların amacı bu değil mi zaten :)
şiir severim yazdığımı hatırlamıyorum ama notlar yazarım ben, müzik ayrı bir alem, sinema var sonra, fotoğraf, bahçe, koru var... var işte, hayat dediğimiz bu yerde sevdiğimiz şeylere tutunup yaşıyoruz.

deeptone dedi ki...

evet, menü ne geniş ve ne çok güzel şey var. sanat, doğa vb.