22 Temmuz 2010 Perşembe

yıldızların uzaklığına övgü & camille



(tıklayın, dinleyin)

"camille", mavi bir at, mavi bir su, mavi bir gökyüzü zaman zaman gri, siyah. öldüğünü anlamayan kırmızı peruklu bir kadın.imgeler imgeler, sıradanlık diyeceklere umrumda değil diyorum. büyüdükçe, hala yaşlandıkça diyemiyorum, başkalarının sesleri duyulmaz oluyormuş anladım. günlerin sıradanlığına inat, kahve içerken ve gezinirken kanalların arasında "camille" biraz o, biraz şu, biraz bu, biraz hayat ve herşey işte... gene üç noktanın insafında herşey.

kargaşa.
anılacak günlerim olmadı mı benim? ayaklarımın korkusuzca çiçeklendiği, silahıma yapışıp sabahın serinliğini beklediğim, kuzey gemileriyle sağır olduğum günler, sepet örmeyi unuttuğum günler olmadı mı? ey geceyi ve kahverengi bir düzeni taşıyan ellerim! yüzümün uğultusuyla şaşırtın beni. o karanlık ormanı yangına vurun. çünkü ben de kaçarken ardımda kalanları yakıyorum. ama iyi biliyorum yıldızları, ama yıldızların tanrıların da üstünde parladıklarını, anılacak günlerimin gitgide yokolduğunu biliyorum.

kargaşa...
ve kolayca yıkılan inançlarım benim, benim en sağlam ve dağınık ellerim. sabahı nasıl tetikte bekliyorum.
şafakla damar damara seviştiğini görmek için bilgeliğin. ve onarıyorum nasıl hızla kendi gücümü. nasıl bir soylu boşluğa çılgınca kayıyorum. ey yangınlar artığı! her yangından arta kalan bir şey,

her yangından arta kalan gerçek şey çoğalt beni.

i.ö

Hiç yorum yok: