13 Eylül 2010 Pazartesi

7.



ilk buluşmalarımızdan birinde, sana şuna benzer birşey söylemiştim:-

"şimdi yapmamız gereken, yalnızca ikimize özgü, bir yeni dil geliştirmek, kurmak, yaratmak - öylesine ki, bir üçüncü kişi, bizim birbirimize söylediklerimizi işitecek olsa, bunlardan hiçbirşey anlamasın."

sen, o herzamanki, kavramaya çalışan, hayretli bakışınla bakmıştın yüzüme - çok sonra da, ilişkimizde  epey ileri bir noktaya geldiğimizde, bana, bu söylediğimi anımsatıp, "o gün ne kastettiğini anlamamıştım; şimdi anlıyorum" demiştin.

gerçekten de, sonradan bizim birbirimize iletilerimizi raslantıyla işiten birileri olmuştu; söylenenleride tamamen yanlış anlamışlardı.

( ey okur: sen de aklından çıkarma, burada yazılmışları okurken : yanlış anlaman işten bile değil; hatta, doğru anlaman, neredeyse, olacak iş değil ...)


o.a

5 yorum:

Profösör dedi ki...

İletişimde sizin ne anlatmak istediğinizin hiç bir önemi yoktur zaten. Önemli olan karşınızdakilerin sizin anlattıklarınızdan ne anladığıdır.

y. dedi ki...

dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır diyen w. ye karşılık ne söylersen söyle karşındakinin anladığı kadarsın der mevlana, öte yandan söylemek istediğim bambaşka birşeydi benim.

sufi dedi ki...

İkinize özgü dil: ne muhteşem!

y. dedi ki...

düşünsene sufi, iki kişilik konuşmalar ve kimse bilmiyor ne söylendiğini,sevgiyle.

Profösör dedi ki...

Ben anladım:))